AKP'de vitrin nasıl oluşacak...
Adalet ve Kalkınma Partisi, kurucular ve milletvekilleri ile ilk toplantısını Mayıs 2003'te Antalya Tekirova'daki bir otelde yaptı. Milletvekillerinin giydikleri haşemalar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban konusunda verdiği kararın tartışmaları bir kenara bırakıldığında, aslında kararlar alındı. Parti ilk kez Milli Görüş gömleğini sırtından çıkarıp atma kararını bu toplantıda tam olarak kayda geçirdi. Seçim galibiyetinden altı ay sonra gerçekleşen Tekirova buluşmasında, partinin yol haritası kesin hatlarıyla çizildi. Her ne kadar parti üst yöneticileri tarafından daha önce dile getirilmiş olsa da AKP bir merkez partisi olduğunu, bundan taviz vermeyeceğini bu toplantı ile kamuoyuna deklare etti. Tekirova kampında alınan kararlar, AKP'nin kendisine kuşku ile yaklaşan kesimlere de "bana kuşku ile bakma, gerçek ben buyum" mesajı niteliğindeydi. Farklı kesimlerden gelmiş olsalar da, 1983 ANAP'ında olduğu gibi milletvekilleri ve teşkilatın bir siyasi potada bütünleşebildiklerinin ispatı da bu toplantı sırasında kamuoyuna sergilendi.
Kimlik tespiti AKP ikinci toplantısını yine Antalya'da bu yılın nisan ayında IC Green Palace'ta gerçekleştirdi. Toplantının hafızalarda bıraktığı iz ise partinin kimliğinin oturtulmasıydı. Hoş, parti kimliği nisan ayındaki kamp öncesi, 10 Ocak'ta İstanbul'da düzenlenen sempozyumda açıklanmıştı. "Muhafazakar Demokrat..." olarak adlandırılan kimliğin nasıl hayata geçirileceği, hangi siyasi çizgiye oturduğu ise nisan ayında yapılan kampta netleşti. Her iki toplantıda AKP, "dinamik" bir şekilde siyasi yapılanmasını tartışarak hayata geçiren, ekonomi-politik ve sosyal konularda yeni fikirlerle toplumun karşısına çıkan parti görüntüsü verdi. Partinin demokratikleşme yolunda atacağı adımlar bu toplantıda kesin şekle bağlanırken, mayıs, haziran ve temmuz aylarında Meclis'ten AB uyum yasaları da bu toplantıdan alınan güç ile çıkarıldı.
Vitrin oluşturmak AKP'nin önceki gün sona eren Kızılcahamam kampından akılda ne kaldı? Şu kadarı söylenebilir ki; 'milletvekillerinin bakan ve parti yönetiminden şikayet edip, kendilerine ikbal arayışına girdikleri toplantı' imajını bırakarak son buldu. Nitekim, toplantılar sırasındaki konuşmalardan dışarı yansıyan haberler, yapılan açıklamalar da bunu teyit etti. Partinin üst yöneticilerinden biri ile dün bu konuyu konuşurken, "yansımanın böyle olması normal" dedi ve şu tespitte bulundu: "Parti siyasi çizgisi ve kimliği iki yıl içinde oturttu. Bundan sonraki süreç buna uygun vitrini tamamlamak. Kızılcahamam toplantısında böyle bir yansımanın ortaya çıkmasını yadırgamayın..." Vitrinin nasıl oluşacağına gelince; AKP'de, milli görüşten kopup partinin kuruluşunda orijini oluşturan kişilerin tamamının vitrine taşınması diye bir beklenti yok. Aksine, ilk iki kampta ortaya konulan siyasi yelpazeye uygun, AKP'nin merkez partisi olduğunu gösteren bir vitrinin ortaya çıkarılacağı inancı hakim. Kısa süre önce "TCK değişikliğinde zinaya da ceza verilmesi" tartışması da buna bir örnek olarak gösteriliyor. Partideki radikal kesimlere, "her girişimimizde geri adım atmak zorunda kalıyoruz, bundan sonra bu tür konularda bize gelmeyin, sizin adresiniz de Brüksel" mesajı verilmiş bulunuyor. Öyle gözüküyor ki, bugün TBMM yeni yasama dönemine başlayıp ardından başkanlık divanı seçimlerine giderken, parti yönetimi, başta AKP Grup yönetimi olmak üzere, üç Meclis başkanvekilliği, iki idare amirliği ve komisyon başkanlıkları konusunda belirleyici olacak. AKP'ye düşen dört katip üyelik için ise milletvekilleri serbest bırakılacak. Brüksel'den 17 Aralık'ta müzakere tarihi alınmasının ardından zor bir sürecin başlayacağını dikkate alan AKP yönetimi, azletme veya değiştirme hakkına sahip olamayacağı komisyon başkan ve üyeliklerinde, baştan doğru isimleri getirme kararlılığında. Kabine değişikliğine gelince; Dün Başbakan'ın da katıldığı Dünya Türk İşadamları Kurultayı'na katılanlar, kimlerin kalıp gideceği konusunda tahminler yapıp, şimdiden kime oynayacağını tespite çalışıyordu. Yani bu konuda kulağı en delik olan işadamları da fazla bir şey bilmiyordu. Sonuç olarak şu söylenebilir ki; kimlerin kabineden gidip-geleceği konusunda Başbakan dışında bugünlerde kim ne derse yalan...
|