kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Doc. Dr. Bengi Semerci @ SABAH
 
Sıkıntılı olayların acısı bedenden çıkar
Bu satırlar sizlerin!
Okuyucu mektupları

Sıkıntılı olayların acısı bedenden çıkar

Beden konuşur mu?
Çevrenizde, sürekli bazı bedensel yakınmaları olan ve bunları anlatan kişiler vardır. Özellikle ruhsal sıkıntıların anlatılmasının zor olduğu, bu sıkıntıları dile getirmenin yanlış, ayıp, güçsüzlük gibi algılandığı toplumlarda ya da anlatıldığı zaman anlaşılmayacağı veya önemsenmeyeceği düşünüldüğü durumlarda ağız yerine beden konuşmaya başlar. Çünkü bedensel sorunlar daha kabul edilebilir ve anlaşılabilirdir. Bu hastalıklar, önemli iş verimi kaybına neden olur. İnsanın hem iş gücünü azaltır, hem de sık doktor kontrolleri ve ıstırahatler nedeniyle zaman kaybına neden olur. Bu durumlarda önemle üzerinde durulması gerek iki şey vardır. İlki, bu bulguların hiçbiri bilinçli değildir. Kişi tarafından uydurulmaz, abartılmaz. Gerçekten öyle hissedilmektedir. Bu ayrımın mutlaka yapılması gerekir. İkincisi ise, depresyon başta olmak üzere, takıntı hastalığı, kaygı durumu, panik bozukluğu gibi ruhsal hastalıklar da bu bulgulara eşlik edebilir. O zaman temel hastalığın tedavisi ön plana geçer, asıl hastalık tedavi edildiğinde bu bulgular da kaybolur.

Bedenin dilleri bayılma, uzuv kaybı:
Sıkıntılı olaylar sonrası, bunu dile getirmenin bir yöntemi, ani bayılma, bir organın, örneğin kolun ya da bacağın tutmaması olabilir. Halk arasında 'histeri' diye bilinen durum, aslında bedenin konuşmasıdır. Beden içinden çıkılamayan durumdan kendini işlevsiz hale getirerek kurtulur. Bu bilinçli olan bir durum değildir. Uzun sürerse, organı hiç kullanamama durumu oluşabileceğinden, bir an önce sıkıntıların dile getirilmesi sağlanıp, çözüm bulunmalıdır.

GEZEN YAKINMALAR:
Bulantı, kusma, göğüs, karın, sırt, bel, eklem ağrılarının yanı sıra, aylık kanamalarda aşırı sancılanma, cinsel ilişki sırasında ağrı duyma, aşırı kanama, aylık kanamaların düzensizliği... Herkeste sık görülen belirtiler... Ama bazen bu bulguların hiçbiri fiziksel bir hastalığa bağlı olmaz. Kişi bu ağrıları gerçekten duyar. Doktor doktor gezilir, birçok tahlil yapılır ama sonuç alınmaz. Tedaviler kesinlikle sonuç vermez. Kişinin sosyal ilişkilerinde bozulmalar oluşur. İş verimi düşer. Dile getirilemeyen, konuşulamayan ruhsal sorunların beden diliyle açığa çıkışıdır. Bedenin konuşmasını anlamak, sorunları dile getirmek ve çözmek tedaviyi sağlar.

AĞRI:
Belli bir yerde hissedilen şiddetli ağrının en çok görülen şekli, baş ağrısıdır. İncelendiğinde, ağrının başlamasının, şiddetinin ve sürmesinin psikolojik etkenlerle bağlantılı olduğu görülür. Fiziksel ağrı yapabilecek herhangi bir neden bulunmaz. Ağrının yeri ve yayılımı, bilinen fiziksel ağrıdan farklıdır ve kurallara uymaz. Enseden başlar, tepeden başlar, yayılır, toplanır. Ağrı kesicilere yanıt ya az verir ya da hiç vermez.

HASTALIK HASTALARI:
Bazı kişiler, vücudundan gelen bulguları farklı değerlendirip, ciddi bir hastalığı olduğuna inanır. Yapılan muayeneler ve tahliller sonrasında bir şeyleri olmadığı belirlenir. Ama kişi bunlara inanmaz ve başka bir doktora giderek kendini haklı çıkarmaya çalışır. Duyduğu kaygının aşırı ve gereksiz olduğunu anlatmak ise bazen olanaksızdır. Eğer çocuklarımızı yetiştirirken onlara tartışmayı, paylaşmayı, anlatmayı öğretebilirsek, güçlü olmak adına kaldıramayacakları değerler yüklememeyi başarırsak, (erkekler ağlamaz, güçlü insan yardım istemez, kendi halleder gibi) erişkin dönemde bedenlerini konuşturmak yerine, sorunlarını görmeyi, anlamayı ve uygun çözüm yolları bulmayı, bulamadıklarında doğru yerlerden destek almayı becerebilen erişkinler olurlar. Toplumsal açıdan da ciddi bir iş ve verim kaybının önüne geçmiş olmanın yanı sıra, küsen, kendi kendine kızan ama çözüm üretemeyen bir toplum olmaktan da kurtulabiliriz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zayıflık hastalık olabilir mi?   / 27-09-2004
 Anlamlarını biliyor muyuz? Aşk ve sevgi!   / 25-09-2004
 Cinsel sorunları biliyor muyuz?   / 23-09-2004
 Terörizmin kaderi sizin ellerinizdedir!   / 20-09-2004
Doç. Dr. BENGİ SEMERCİ
Sıkıntılı olayların acısı bedenden çıkar
Beden konuşur...
Dürüstlüğün dozunu ayarla eski sevgilini yenisine anlatma
Dürüstlüğün dozunu ayarla eski sevgilini yenisine anlatma
Dürüst olmak önemli ama söz konusu ikili ilişkiler olunca, işin bir...
Topkapı'dan oryantal Kür'den yazarlık dersi
Topkapı'dan oryantal Kür'den yazarlık dersi
Mehmet Ali Birand, Vedat Özdemiroğlu, Galip Tekin, Pınar Kür, Nesrin...
Votkalı defile
Votkalı defile
Bir votka markasının lansmanı için yapılan defilede Enci Teker, ilk...
Erdoğan da korsancı çıktı!
Erdoğan da korsancı çıktı!
Korsan yayınla mücadele edenlerin en başında gelen sanatçı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.