Bir asırlık koleksiyon
İlk Türk stüdyo fotoğrafçısı Hasan Behçet'in yeğeni Yılmaz Oğul, amcasından kalan tarihi mirası yaşatmaya çalışıyor.
Konyalı Hasan Behçet ülkemizin ilk stüdyo fotoğrafçısı... Aile mesleğini sürdüren yeğeni Yılmaz Oğul "O sadece zengin insanların fotoğraf çektirebildiği bir dönemde bu işi bir sanat olarak yaptı" diye bahsediyor amcasından. Oğul, teknolojik gelişmelerin fotoğrafçılığın sanat yönünü yok ettiğini düşünüyor... "1917 yılında amcam Hasan Behçet fotoğrafları güneş ışığıyla çeker, çoğaltılması için Viyana'ya gönderirdi. O bir ilkti ve fotoğrafçılık sanatının bayrağını babama, Ahmet Oğul'a teslim etti." Bir yandan fotoğrafçılık mesleğini sürdüren bir yandan da asırlık tarihi korumak için çaba harcayan Oğul çok dertli... "Bu iş bana aileden miras... Ancak 1996 yılında iş yerimiz belediye tarafından yıkıldı. Fotoğrafları koruyabilmek için bir kısım makineleri satmak zorunda kaldım. Artık 50 yaşına geldim ve mesleği devredebileceğim kimsem yok. Bu tarihi değerlerin yok olmasını istemiyorum."
FOTOĞRAFÇILIK GÜNAHTI 1886 yılında doğan Hasan Behçet'in, okulda gördüğü fotoğrafçılık dersleri onun mesleki seçimini belirledi. Ancak o dönemde fotoğrafçılık Müslümanlar arasında günah sayıldığı için sadece gayrimüslimlerce yapılıyordu. 1908 yılında her şeye rağmen fotoğrafçılık yapmaya karar veren Behçet, Garabet Solakyan'ın yanında kalfa olarak işe başladı ve daha sonra kendi stüdyosunu açtı. Hiç çocuğu olmayan Behçet sanatını yeğeni Ahmet Oğul'a devretti. O da oğlu Yılmaz'a... Renkli fotoğrafların çıkmasıyla birlikte sanat ruhunun öldüğüne inanan Ahmet Oğul, işleri tamamıyla Yılmaz'a bıraktı. Yılmaz Oğul, bugün hem mesleği sürdürüyor hem de amcasından kalan tarihi fotoğrafları ve makineleri korumaya çalışıyor.
Aliye Çetinkaya
|