|
|
|
|
|
|
Beni çok seviyordu neden aldattı ki
"İnsanlar çokeşlidir, onları tekeşliliğe zorlarsanız aldatır" diyen Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, aldatmayı psikolojik bozukluk olarak değerlendirmenin yanlış olacağını söylüyor. Beyazyürek'e göre; eğitimsel, sosyal, kültürel özellikler bir araya geldiğinde aldatma kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor.
Ünlü Psikiyatrist Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, hastası Bayan C'nin evliliğinin aldatmayla nasıl sarsıldığını ve terapi süreci içinde neler yaşadığını anlattı. Beyazyürek, Türk toplumunda en sık rastlanan aldatma türlerinden birini, psikiyatrik açıdan yorumladı...
1. Seans: İlk geldiği gün aldatıldığı için mutlaka boşanmak istediğini söylüyordu Bayan C ilk görüşmeye "Yaklaşık 25 yıldır süren mutlu bir evliliğim vardı" diye başladı ve şöyle devam etti: "Herkes bizi örnek aile olarak gösterirdi. Bana çok düşkündü. Doğum günlerimi asla unutmaz, çocuklarımızın doğum günlerinde mutlaka sürprizler hazırlardı. Hatta, evliliğimin beşinci, onuncu, on beşinci, yirminci senelerinde de özel kutlamalar yapardı. Aramızda hiçbir zaman cinsel uyumsuzluk olmadı. Evliliğimizin ilk yılları büyük sıkıntılarımız yoktu, kendi halimizde geçinirdik. O çok çalışırdı, ben ise ona hep destek olurdum. Bir süre sonra zengin sayılabilecek bir duruma geldik. Her iki çocuğumuzu da kolejde okuttuk. Benim sağlık sorunlarımla çok yakından ilgilenirdi. Bir sorunum olsa, doktora mutlaka benimle birlikte gelirdi. Biz herkesin parmakla gösterdiği bir çifttik ama beni aldattı..." "Eşinize aşık mısınız" diye sordum. Aynı tempoda konuşmayı sürdürdü. "Bizimki ilk görüşte aşk değildi. Ama ilk andan itibaren aramızda bir elektriklenme oldu. Çok mutluyduk". "Daha önce hiç aşık olmuş muydunuz?" diye sordum: "Genç kızlık dönemimde daha önce aşık olmuştum. Çok acı çektim" dedi. Sonra yine aldatma konusuna dönüp, "Beni aldattığını öğrendikten sonra hayatım alt üst oldu, onu evden kovdum. Kesin boşanacağım..." dedi. Psikiyatr notu: İlk seansta kocasının kendisini aldattığını söyledi, ancak onun dışında aldatmaya yönelik hiçbir detay vermedi. Evliliğine dair çizdiği görüntü, hep çevreden nasıl göründüklerine ilişkindi. Genellikle ilk görüşmelerimizde soru sormaktan çok, hastanın doğal anlatımına bırakırız. Bu nedenle, aldatmaya yönelik detaydan bahsetmedi. Evliliği bu kadar mutluyken, aldatılmasını aslında kocasının bir rahatsızlığına bağladı ve hatta "buraya kocam gelmeliydi" diye bir yorum yaptı. "Peki eşinizle görüşmemi ister misiniz?" diye sorduğumda "tabii" dedi. İlk seansın sonunda "Bunu kabullenemiyorum, evliliği bitirmek istiyorum" dedi. Her zaman boşanabileceğini, ancak ondan önce olayları daha serinkanlı değerlendirmek gerektiğini söyledim.
2. Seans: Aldatma sebebinin andropoz olduğunu düşünüyordu On gün sonra ikinci seansa geldi. Eşi ile yeniden aynı evde yaşamaya başlamıştı. Ancak ayrı odalarda kalıyorlardı. Evde onlarla birlikte oturan oğullarının durumdan haberi olmuştu. Ancak yurtdışındaki oğulları evliydi ve ondan durumu saklıyorlardı. "Kocamın beni aldattığını, hayatım boyunca düşünmedim, o güne kadar" diye detayları anlatarak seansa başladı. "Pantolonunu ütülerken birtakım lekeler gördüm. Önce kendimi kuşkucu olmakla suçladım ama meni lekelerine benziyordu. Pantolonunda bu lekeler bulunduğuna göre, belli ki işyerinde bir durum söz konusuydu. Ancak eşimle bunu açık açık konuşacak bir durumum yoktu. Bana her zamanki gibi ilgisi sürüyordu. Her zaman işten çıkarken mutlaka telefonla arardı. Cep telefonundaki mesajları kontrol etmeye başladım. Hiçbir gariplik yoktu. Ancak kuşkularım sürüyordu. O sırada çaycı arıyorlardı, benim temizlikçiyi bir süreliğine iş yerine gönderdim. Tam bir dedektif gibi eşimi izlemesini istedim. Bir hafta içinde, bir değil birçok kadınla ilişkisi olduğunu bana söyledi. İş yerinde hiç de gizli saklı olmadan ilişkilerini sürdürüyordu. Birkaç kadının ismini ve telefonunu bile sekreterinden bulduğunu söyledi. O gece büyük bir kavga ettik. Evi terk etmesini istedim. "Sen kafanda neler kuruyorsun?" dedi. Telefonları gösterince şaşırdı. Bir hafta kardeşinde kardeşinde kaldı ama etraftan duyulur korkusuyla sonra eve gelmesine izin verdim. İçim çok kırık. Eşim sanıyorum andropoz döneminden geçiyor. Bu bir hastalık olabilir mi, kişilik değişimi mi, bir insan bu kadar değişebilir mi? Bu evlilikten kaçmak istiyorum, kardeşlerim de durumu öğrendi." "Evliliğinizi bozduğunuz zaman 'etraf ne der?' diye düşünüyor musunuz?" dedim. Hemen ağlamaya başladı. "Sizce sadece cinsel arayış mıydı?" diye sordum "Kesinlikle" dedi. "Eşinizle konuşmamı ister misiniz?" diye sorunca, "Mutlaka istiyorum, bence cidden ruhsal bir bunalım geçiriyor" dedi. "Çocuklarınız duruma ne diyor?" diye sorunca, "Amerika'daki oğlumun durumdan haberi yok, evdeki oğlum ise beni teselli ediyor ama ayrılmamızı istemediğini biliyorum" dedi. Psikiyatr notu: Ayrılmak istemiyordu, ilk seansta 'Kesin kararlıyım boşanmak istiyorum' diye gelmişti. İkinci seansta boşanmaktan hiç söz etmedi. Eşini yeniden eve kabul etmişti. Oğullarının, kardeşlerinin boşanmalarını istemediğini söyledi.
3. Seans: Eşi fantezilerini gerçekleştirmek için cinsel arayışa girmişti Eşiyle birlikte seansa geldi. Bay C ile görüşmeden önce bayan C ile kısa bir görüşme yaptım. Ailesinin durumundan söz etmesini istedim. Beş kardeşli bir ailede yetişmişti. Ağabeyi doktordu, kız kardeşi eczacı, erkek kardeşleri ise mühendisti. O liseden sonra birkaç yıl çalışıp evlenmişti. Aile içinde maddi yönden en iyi durumda olan kişi kendisiydi. Kardeşlerinin zaman zaman ailevi sorunları oluyordu ama bütün ailesi bu duruma şaşırmıştı. Çünkü onları hep örnek olarak kabul etmişlerdi. Kısa bir konuşmadan sonra eşi ile konuşmak için başka bir odaya geçtik. Bay C 50 yaşlarındaydı, eşiyle arasında yalnızca iki yaş vardı. Son derece rahattı. "Ben karımı seviyorum" diye konuşmaya başladı. "Ayrılmak istemiyorum. Karımla birlikte olmaktan çok da mutluyum. İnsan hayatında bazen bir değişiklik arıyor" diyerek durumu anlatmaya başladıktan sonra şöyle devam etti: "Eşimle aramızdaki cinsel heyecan körelmişti. Cinsel arayışlar içine girmiştim. Başka kadınlarla fantezilerimi gerçekleştiriyordum. Bu tip ilişkiler yeni değil. Onuncu yıldan sonra aralıklarla ilişkilerim oldu. Hatta, aralarından bir tanesi ile ev bile tuttuk. Ama evli olduğumu hiç saklamadım. Karımı sevdiğimi diğerleri hep bildi. Ancak son bir ayda yaşadıklarım beni yıprattı. Eşimin öğrenmesi, huzurumu bozdu, uyku düzenim kalmadı. Yaşananların eşime yansımasını istemezdim. Telefonları nasıl ele geçirdiğini, nasıl öğrendiğini hâlâ bilmiyorum." Psikiyatr notu: Seanstan sonra yaşadığı huzursuzluğu engellemesi için Bay C'ye hafif bir antidepresan yazdım. Bu duruma en çok dışarıda bekleyen eşi sevindi. Yaşadıkları durumun kocasının psikolojik bozukluğundan kaynaklandığını ve bir hastalık olduğunu düşünüyordu.
4. Seans: Üzerine cila sürmüş gibi konuyu kapattılar Bayan C, ancak üç ay sonra geldi. On beş gün tatil yapıp, ikinci balayı dönemini geçirdiklerini söyledi. Her şey yeniden eskisi gibi olmuştu. Ancak Tamer Karadağlı skandalından sonra evde kendi kendine ağlamaya başladığını söyledi. İkisi de tatilin ardından olay konusunda konuşmamaya karar vermişlerdi. Ancak Karadağlı olayından sonra, Bayan C olur olmadık ağlıyordu. Kendisine terapilere devam etmesini tavsiye ettim. Kabul etmedi. Olayın daha detaylı incelenmesi taraftarıydım. Bayan C. mutlu bir evliliği oynama ihtiyacı duyuyordu. Tatilden sonra, yaşananları inkâr etmeyi tercih etmişlerdi. Üzerine cila sürülmüş bir tahta gibi, konuyu kapatmak istiyorlardı. Şimdi evlilikleri sürüyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|