| |
Ekonomi, tasarruf, nema, falan, filan...
Bana limiti olmayan bir bütçe verin, ben onu da aşmasını bilirim. Yani paranın benim için bir değeri yok. Gerçekten... Tutumlular için bu çok büyük bir ayıp. Olmayanlar içinse zaten bildik bir ekonomik kuram. İşte bunun içindir ki hayatım boyunca büyük bir günah işlemekle parayı elimin kiri olarak görmek arasında gidip geldim. En basit temel ihtiyacımı karşılamak için para harcamaya kalksam hayatımın tutumlu kanadı, annem, babam dayılarım vb. sesleri kulaklarımda çınlar: "Paranın kıymetini bilmiyorsun, sürünerek öleceksin..." Yaşım daha on, aldığım temel ihtiyaç maddesi üçlü Çokomel! Hayata bu baskıyla başlarsanız reaksiyon geliştirirsiniz tabii ki. Çokomel (üçlü, dışında çikolata, içinde kar gibi bir bulut saklı olandan) aldığım için sürüneceğim korkusunun üzerine gittim ve parasının kıymetini bilmez biri oldum. Tutumlu kanat, gelişmeleri kaygıyla izledi ve her nasılsa iktisat fakültesine gitmem için beni ikna etmeyi başardı. İlmini yaparsam belki ıslah olurum diye düşündüler ama nafile! Ve tabii ki ekonometriden geçmekle tutumlu olmak arasındaki ters oran kuramından bihaberdiler... İşe yaramadı. Dahası paramı harcarken daha bir bilimsel harcamaya başladım! Günün sonunda kimseye borcum yok, alacaklarımı hatırlamıyorum; ve kendimi iyi hissediyorum. Para biriktirmek... Para biriktirmekle evde bulgur stoku yapmak arasında benim için büyük bir fark yok. Dolayısıyla ne birikmiş bir param ne de savaş çıkacak endişesiyle yığdığım bir erzak stokum var. Şükürler olsun ki devletimiz benim gibi avareler için para biriktirme işine girmiş. Devletin küçülmesi, ekonomiden elini ayağını çekmesi gerektiği iddialarını gözden geçirmek gerek. Buna nema diyorlar. Ve benim bundan haberim yoktu. Vardı ama yoktu. Yani belirli dönemlerde dar gelirli konuşur durur, aldın mı verdi mi kaç para aldın diye. O dönemlerde kayıtsız kalırdım. Benim dışımda bir gelişme olarak mütalaa ederdim. Nasıl anlatsam; sanki davet edilmediğim bir düğün hakkında konuşuyorlar gibime gelirdi. Ancak geçen gün bir dostum hadi nemalarımızı almaya gidiyoruz deyince işler değişti. Meğer benim de birikmiş param varmış ve devlet bunu memnuniyetle geri vermeye hazırmış. Ziraat Bankası mahşer günü. Dar gelirli sırada homurdanırken ben de önümde bekleyen 68 kişinin arkasındaki yerimi aldım. Arkadaşım olmazsa böyle bir işkenceye girmezdim açıkçası ama dayanmamı söyledi. Hayatımda ilk kez birikmiş bir paramın olduğunu bilme heyecanıyla saatlerce bekledim ve sıra bana geldiğinde gerçekten de param olduğunu gördüm. Yaşasın ben de düğüne davetliyim oldum. Şimdi saçma bir durum ortaya çıktı. Ben parayı ezerim arkadaş. Üç günde CD, DVD, oyuncak, gazoz falan bitiririm. Yani bu parayı bana neden geri verdiniz ki? Hiçbir işe yaramadı. Bir yerlerde birikmiş param var durumu yok artık ve sürünerek öleceğim ideolojisi yine kulaklarımda çınlamaya başladı.
|