| |
Konuş Osman
Apo'ya İmralı'daki hücresinde iki aydır duvarları yumruklatan kardeş Öcalan, biraz gecikmeli de olsa Türk kamuoyunun gündemine girdi. Hem de aynı gün iki gazetede birden yayınlanan özel röportajlarla. Süleymaniye'de yapılan bu röportajlarda Osman Öcalan ve bir zamanlar PKK'nın lider kadrosunda yer alıp şimdi hain ilan edilen Hıdır Yalçın, Nizamettin Taş gibi diğer ayrılıkçılar, terör örgütünde geçirdikleri yıllardan ve eylemlerinden pişmanlık duydukları söylüyor, özeleştiri yapıyorlar. Alışıklar. PKK'da da sık sık özeleştirileri alınıyordu. Osman Öcalan kurmakta oldukları Yurtsever Demokrat Parti'nin liberal demokrat bir çizgi izleyeceğini anlatıyor, Kuzey Irak'taki iki Kürt liderin ve ABD'nin himayesine gireceklerini açık açık ifade ediyor, amaçlarının Türkiye tarafından "Siyasal muhatap" kabul edilmek olduğunu gizlemiyor. Bizce Osman Öcalan'ın avukatların İmralı'ya haftalık ziyaretine yetişmediği için Apo'nun en erken önümüzdeki Çarşamba öğrenebileceği bu röportajlarından çok, bazı Kürt internet sitelerine ulaştırdığı bir başka açıklama önem taşıyor. "Özür diliyorum" diyor Öcalan bu açıklamasında. Kimden? PKK'nın iç teröründe, infazlarında can verenlerden ve ailelerinden. Hatırlayacaksınız, bir süre önce PKK ile bağlarını koparmış olanların, örgütteki infazları anlatmaya, hatta listeler yayınlamaya başladıklarını duyurmuştuk. Birbirini izleyen ifşaatlar ve itiraflarla bu tartışma hayli zenginleşti. Özellikle infazlardan kurtulmayı başarmış iki militanın ifadeleri Güneydoğu'da derin sarsıntılara neden oldu.
Kampta infaz sahneleri İlki Bürüsk Amed kod adlı örgüt üyesinden. "Duygusal ilişki"ye girdikleri için ihanetle suçlanan üyelerin infazlarını anlatıyor. Sadece bir bölümünü aktaralım: "İnfaz edileceklerin sayısı 7 kişiyi bulmuştu. Kazılan 7 mezarın başında yalvaran bakışlarla elleri ve ayakları bağlı 7 kişi duruyordu. İlk silah patladı, ilk can parçalanan kafası ile mezarına düştü. 'Biji serok Apo' sloganları ile insanlar peşpeşe öldürülüyordu. İkinci kişinin kanı ve dağılan beyni yanındakinin suratına yapıştı..." İkinci tanık ise PKK'nın Muş kırsalındaki "eğitim kampı"ndaki bu katliamdan sağ kurtulmuş Harun Tak adlı bir başka militan. "Her katliamdan sonra mutlaka birileri hayatta kalır" başlığıyla yayınladığı uzun öyküsünde PKK'nın bu eğitim merkezini "Naziler'in Yahudi soykırım kampları"na benzetiyor ve o cehennemden 50 örgüt üyesinden sadece 3'ünün kurtulabildiğini belirtiyor. Osman Öcalan'ı özür dilemeye yönelten neden, Tak'ın ürperten öyküsü. Diyor ki: "Bu ben miyim, yoksa yaşadıklarım benim mi? Evet, celladına benzemekten bahsettim ve Harun Tak arkadaşımız yaşadıklarımı tekrar anımsattı. Sanırım biraz insaflı davrandı, tüm yalın çıplaklığı ile anlatmadı, Bunları yazarken tüm halkımdan, insanlıktan özür diliyorum; ama bunlar gerçek, yaşandı..." Sonra da sağ kurtulan o üç kişinin de hayatlarını bölgede operasyon düzenleyen Türk Ordusu'na borçlu olduklarını ekliyor. Konuş Osman Öcalan. Her şeyi anlat ki, Güneydoğulu gençlerin artık hayatları kararmasın. Canavarın son başının da koparılmasına belki bu şekilde bir katkın olabilir...
|