11 Eylül dersleri!
Ders bir: 11 Eylül'ün bir "derin devlet komplosu" olduğunu öne sürebilmek artık açık bir "cehalet" örneği olmalı... Üstelik terörün ekmeğine yağ süren tehlikeli bir cehalet... Bu sayfayı belli günlerde paylaştığımız Ömer Çelik, bizim yazmadığımız bir günde, bizim "yazacaklarımız"ı pek güzel söyleyivermişti önceki hafta: "Dünyanın masum bir yer olmadığını biliyoruz. Dünyadaki her şeyin düz mantıkla açıklanamayacağı da açık. Fakat dünya masum bir yer değildir diye, her türlü masum olmayan eylemi sadece bazı büyük güçlerin komploları gerçekleştiriyor demek kadar mantıksız bir şey yok. O nedenle büyük güçlerin komplolarını bahane ederek terör eylemlerini masum gösterme çabası, terörün eline en elverişli zihinsel aracı vermek olur."
*** İki... Çelik'in isabetle kullandığı kavramsal yaklaşımından hareketle, terörün bizzat kendisinin ilan ettiği ideolojik kimliği "gizleme" çabası da yine terörün eline bir başka zihinsel aracı vermek olur. İslami "fetva"larla yola çıktığını "dosta-düşmana" açık açık ilan eden bir "hareket"in ideolojisini boşaltma çabasına en çok "hareketçi"lerin kendileri şaşırıyordur her halde... Bu köşeyi izleyenler hatırlayacaklardır. Aslında, olup bitenlerin gerisinde "El Kaide" diye bir örgütün olmadığını, fakat içinde Kaide'nin de yer aldığı daha geniş çaplı bir "Cephe"nin bulunduğunu bu köşeye not düşmüştük defalarca. İdeolojik temeli 23 Şubat 1998 tarihli "Fetva"ya dayanan bir cephe. Geniş adı "Yahudilere ve Haçlılara Karşı Cihad İçin Uluslararası İslami Cephe" olan hareket, o gün yayınlandığı "fetva"da, müslümanları "sivil-askeri" hedeflere saldırıya çağırmıştı. Bunu bilmek neden önemli? Ortada hedef alınacak klasik bir örgüt yapısı yok çünkü... Bir başka deyimle "liderlik kadrosu" çökertilince bitecek bir teşkilattan da söz edilemez. Dünyanın her yanında, bu "fetva"ya dayanarak; "durumdan vazife çıkaranlar"ın kanlı eylemleridir artık söz konusu olan... Çoğu birbirinden habersiz olan, hatta aralarında hiçbir bağ bulunmayan! O nedenle de, söz gelimi Usame bin Ladin ya da bir başkası tasfiye edildiğinde eylemlerin sonu gelmiş olmayacaktır. Durum, sanıldığından da tehlikeli aslında... Lakin... Gerçeği doğru, dosdoğru tesbit etmektir ki, karşı karşıya kalınan tehlikeyle mücadeleyi mümkün kılar. Şunu da hatırlamakta yarar var: İdeolojisini 1998'te "ilan" eden bu hareket; aslında yola 1993'te "intikam" amaçlı çıkmıştır. 1993'te Dünya Ticaret Merkezi'ne yönelik ilk saldırıdan sonra ısrarla İkiz Kuleler'in hedef alınması, kulelerin Amerikan "ekonomik dev"inin sembolü olmasından filan değildir. Bir kaç dakikada; olabildiğince çok kişinin ölmesine imkan veren "uygun" bir hedef olmasındandır. Nitekim, yine New York'ta, 1995 yılında aynı "hareket"e bağlı kişilerin tasarladığı ve gerçekleşmesi son anda önlenen eylemlerde seçilen hedeflerin hepsi de; onbinlerce kişinin aynı anda ölebileceği "yapı"lar olmuştur.
*** Ve üç... En kritik soru: Neyin intikamı? Ve ABD, 11 Eylül'den ne öğrendi, ne öğrenemedi? Perşembe'ye...
|