Yine Ceza Yasası
İslami kökenli siyasetçilere 2000'ler öncesi en sık sorulan soru, "Dört karıya izin verecek misiniz, genelevleri kapatacak mısınız, içkiyi yasaklayacak mısınız" idi. AKP ve kimi Refah Partili belediyelerin performansı bu soruları günümüzde anlamsız hale getirdi. Şimdi moda Ceza Yasası'na konulması gündemde olan zina hükmü. İktidar, aileyi koruma iddiasıyla zina eylemini şikayete bağlı bir suç haline getirmeyi amaçlıyor. Bu da basınımızın önemli bir bölümünün ciddi bir gündem maddesini oluşturuyor. Genelde kimse Ceza Yasası'nı incelemediği için tasarının diğer maddeleri pek gündeme gelmiyor. Çünkü tasarının tamamını incelemek bayağı emek gerektiriyor. Zina yasası üzerine yazmanın ise yazara fazla yük getirmediği açıkça görülüyor. Tüm ülkelerde hukuk siyasidir. Devletin resmi ideolojisine göre belirlenir. Onun için komünizm tehdit olarak algılandığında Amerika da dahil pek çok ülke ceza yasalarına komünizmle ilgili madde koyar. Ülkenin demokratikleşme ve gelişmişlik düzeyine göre, bu yasalar kadının, çocuğun, çevrenin korunması gibi hükümleri de içermeye başlar. Türkiye'nin ceza yasası faşizm döneminin İtalyası'ndan alınmıştı. Aşırı devletçiydi. Bireyi yok sayıyordu. Bu nedenle değişme zamanı gelmiş de geçmişti bile. Ancak geçmiş hükümetler tarihi bir yanılgıya düşerek bu konuyu Türkiye'nin en tutucu, en gerici ve en fazla iktidar hayranı ceza hukukçularından biri olan Sulhi Dönmezer'e verdiler. Dönmezer'in tasarısı, şu anda Meclis gündeminde olan tasarının kat ve kat gerisindeydi. Özünde yine devletçi idi ve bireyi ve haklarını yok sayıyordu. Meclis Adalet Alt Komisyonu, bu tasarıya elden geldiğince müdahale etti ve bireyi daha fazla öne çıkaran bir metin hazırlamaya çalıştı. Ama Dönmezer'in izlerini tamamen silmek mümkün olmadı. Düşünce ve ifade özgürlüğünü içeren 159 ve 302'nci maddeler bunun açık örneği. Avrupa Konseyi TCK Türkiye Raportörü Silvia Tellenbach da Hukuki Persfektifler dergisinin düzenlediği sempozyumda bu kaygısını dile getirdi. Ana muhalefet ve iktidar partisi üyelerinin dikkatlerini bu maddelerden kaçırmamalarında yarar var. Sonuçta devlet büyüklerine hakaretten, düşünce ve ifade özgürlüğünün cezasına kadar birçok madde bizzat onların meslek alanlarını ilgilendiriyor. Zina ile çok tartışılan hükmü Cumhurbaşkanı'nın veto etmesi, Anayasa Mahkemesi'nin bozması veya bu hükmün Avrupa anlayışına ters olduğu için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden geri gelmesi büyük bir olasılıktır. Oysa düşünce ve ifadeyi cezalandıran ve bir süre orada sessiz kalması muhtemel olan bu maddeler en küçük gerilim ortamında iktidarın en büyük silahı olacaktır. Bu maddeler, bugün onlara "evet" demek için ellerini kaldıranların en büyük kabusu haline gelebilir. O nedenle, yasanın sadece belden aşağı bölümüne takılıp beyinle ilgili bölümleri göz önünde bulundurmamak ileride düşünce ve ruh sağlığına ağır darbe indirebilir. Bizden uyarması.
|