Uzun zamandan sonra Erdoğan
Aşağıdaki notlar, "inziva iyidir" diyerek uzun zamandır köşesine çekilmiş bir gazetecinin sosyalleşme denemesinin ürünüdür. Gazeteci, geçen akşam AK Parti İstanbul Teşkilatı'nın düzenlediği "Finişe 5 Kala-Avrupalı Türkiye" adlı toplantıya katıldı ve şu notları tuttu:
* Organizasyonu yapanlar, hangi masada kimlerin oturacağını belirlerken 12 Eylül hapishanelerinde sağcı ve solcu tutuklular için uygulanan meşhur "karıştır/barıştır" taktiğini uygulamışlar! Durum böyle olunca göz hizamdaki masada ortaya çıkan ilginç kombinasyona takılmadan edemedim: Sezen Cumhur Önal, 12 Dev Adam'dan Mehmet Okur ve eşi, başörtülü bir kadın, İrlanda'nın fahri İstanbul Konsolosu, efendiliği ve kalenderliğiyle meşhur Erol Evgin ve adı kolay anımsanmayan ancak insanda "Ben bu adamı tanıyorum" hissi uyandıran bir adam. Tam dört saat süren toplantı boyunca göz hizamda bulunan bu masaya baktıkça "Allah sabırlar versin" demekten kendimi alamadım. * Ve bir gözlem: Bu tür toplantıların organizasyonunda ilk başlarda türlü acemilikler gösteren AK Parti, biraz profesyonelleşmiş. Davetlilerin kapıda karşılanış biçiminden, yemekte servisin orta karar hızına kadar her şey yerli yerindeydi. Tabii ufak tefek aksaklıkları hesaba katmazsak! * Ama henüz "sinevizyon işkencesi"nden vazgeçilecek kadar bir olgunlaşmaya gidilememiş. Bu yüzden bu toplantıda da ışıklar hafiften karartıldı ve ağır propaganda metninin üzerine döşenmiş görüntülerden oluşan film izlettirildi. Film bittiğinde ise "Türk'ün Türk'e propagandası"ndan bunalan konuklar, tahmin edilebileceği gibi derin bir "oh" çekti. * Toplantının başında "Türkiye mutlaka AB'de hak ettiği yeri almalıdır" mesajını vermeleri için kürsüye çağırılan yabancı konuklar, rollerini abartıp konuşmaları uzatınca davetlilerin dikkatinin dağılmasına neden oldular. Allah'tan bazıları konuşmalarına güç bela öğrendikleri birkaç Türkçe cümleyle başladılar da bu şirinlik nedeniyle dağılan dikkatler biraz olsun toparlanabildi. * Gecenin en önemli konuşmasını beklendiği gibi Başbakan Erdoğan yaptı. Erdoğan artık daha da tartışılmaz biçimde iyi bir hatip. Avrupa Birliği konusunu da acayip içselleştirmiş durumda. Hem iyimserliği, hem de kötümserliği kararında. Avrupa Birliği için "amaç değil araç" dedi ve bu "araç/amaç" vurgusu, herkesin aklına Belediye Başkanlığı döneminde çokça tartışılan bir başka amaç/araç vurgusunu getirdi ama kimse bu bahse takılmadı. * Toplantı bittikten sonra Lütfi Kırdar Sergi Sarayı'nın üst katındaki bir odada Başbakan Erdoğan'la baş başa görüşme yapma fırsatı buldum. İzlenimim şu: Morali ve şevki yerindeydi. Gecenin bir yarısı olmasına karşın en küçük bir yorgunluk belirtisi yansıtmıyordu. Gidişattan da memnun görünüyordu. Sadece "zina" tartışmalarının abartıldığını düşünüyor. "TCK'da devrim sayılacak büyük bir değişime imza atıyoruz, bazıları sadece zina konusuna takılıp kaldı, konuyu da çarpıtarak tartışıyorlar" diye dert yandı.
|