| |
|
|
Biz bize, diz dize
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nın Rumeli Salonu'nda (Başbakan Erdoğan'ın geçenlerde kızını evlendirdiği mekan) düzenlediği "Finish'e 5 kala" yemekli toplantısında güzel bir gece geçirdik. Teşekkür ederiz. Yalnız gecenin anlam ve önemini anlamakta zorlandık. Çünkü Türk'e ve Türk dostlarına Türk propagandasından başka bir şey değildi. Amaç, Erdoğan ve kabine arkadaşlarını İstanbul'un kaymak tabakasıyla (creme de la creme) bir araya getirmekse, diyeceğimiz yok. Niyet, kamuoyu oluşturmakta etkin odaklar ile karar alma sürecinin etkili kişilerini "Yaza veda, güze merhaba" partisinde buluşturmaksa, yine itirazımız yok. Ancak davetiyede belirtildiği ve yapılan konuşmalarda vurgulandığı gibi toplantı, Türkiye'nin 45 yıllık AB bayrak yarışının son 100 metre koşusuna start vermek için düzenlendiyse, yer seçimi hatalı. Yarışın koşulacağı pist İstanbul'da değil, başta Brüksel olmak üzere 25 Avrupa başkentinde. Veya toplantı Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkanları ikna için amaçlandıysa, yine kaynak ve zaman israfından başka bir şey olmadı. Zira Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin en geniş ve en kalıcı uzlaşmasını sağlayan AB hedefine karşı çıkan marjinallerden hiçbir temsilci yoktu koca salonda. Sadece "nazar boncuğu" olması, ya da demokrasinin çokseslilik kuralına saygı için Avrupa'daki Türkiye karşıtları cephesinden bir temsilci davet edilmişti: Alman Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) Milletvekili Olgar Haidach. Erdoğan'ın masasında ağırlanmasına rağmen, o tek muhalif bile ikna edilemedi. Reformları övdükten sonra, "Ancak" diye başlayıp, CDU'nun ezberlediğimiz görüşlerini tekrarladı: "Bizi anlayışla karşılayın. Sadece Türkiye'ye değil, kim aday olursa olsun, AB'nin genişlemesine kaygıyla bakıyoruz." Ve yine CDU'nun klasik güvencesiyle noktaladı: "AB, Türkiye ile müzakere sürecini başlatırsa, iktidara geldiğimizde bu karara saygılı olacağız." AB'nin 17 Aralık'taki kader zirvesine kadar ille Türkiye'de bir şeyler yapılacaksa, bu, örneğin reformları uygulamadaki sorunların belirleneceği arama konferansları olmalı. Ya da daha öteye gidip, müzakere sürecindeki çok daha kapsamlı reformlar için kamuyu oluşturma konferansları. İpi göğüsleme kutlamalarını 17 Aralık'tan sonraya bırakalım...
|