|
 |
 |
 |
|
|
AB ile ABD arası döner
Irak olayları ile ilgili gönüllü veya güdümlü sansür yüzünden hem kendi önceliklerimizi yitiriyor, hem de insanlığın karşı karşıya bulunduğu asli tehdidi bir ölçüde perdeliyoruz. Bir adı da BOP olan tasarının merkezini teşkil eden ülkemizde bu kayıtsızlığı hayra alamet saymak mümkün değil.. Irak'taki çağdaş yamyamlığın suç ortaklarından İngiltere'deki basın yayın kuruluşları kadar özgürce yayın yapmıyor veya yapamıyoruz. Sanki güneyimizde Osetya'daki kadar korkunç olaylar birkaç bin kere yaşanmıyor?! Sadece tonlarca DU mermilerinin anında yol açtığı ölümler ve radyoaktif etki ile geleceklerini mahvettiği on binlerce Irak'lı çocuk, televizyonlardan naklen yayınlanmadığı veya yayınlanamadığı için yürekleri Osetya olayı kadar yakmıyor. Böylece cinayetlerinin çapını ölçemediğimiz ABO üstelik insafımızla alay ederek sistemli devlet terörünü bize 'terörle mücadele' diye dayatıyor. Sükutumuz sırayı bekleyen kurbanlık koyunlarınkinden farksız.. ABD'nin artık gizlisi saklısı da yok. Orada işini bitirir bitirmez Suriye ve İran'la yetinmeyip bizim üstümüzden yukarı doğru çıkacağını gayr-ı resmi ilan etmiş.. Sağduyulu pek çok ABD'li aydın da, Büyük Ortadoğu Projesi'nin böyle bir savaş ilanı olduğunu dile getirmekten geri durmuyor. Bazı ciddi makaleler soğukkanlı ifadelerle bu gidişin ABD için de felaket olacağını ortaya koyuyorlar.. Bunlardan birini Türkiye Günlüğü dergisinin yaz sayısında görebiliyoruz.. Marina Ottaway ile Thomas Carothers'in 'Büyük Ortadoğu Projesi: Yanlış Bir Başlangıç' başlıklı ortak makaleleri üst düzey bir ders kitapçığı niteliğinde. Biri 'Demokrasi ve Hukuk Düzeni Projesi'nin kıdemli üyesi, diğeri başkanı olan yazarlar gerçekten derinlemesine bir değerlendirme ile BOP denen paketin hiçbir anlam taşımadığını ve hiçbir umut vermediğini kanıtlıyorlar. Tabii bunu yaparken ABD yönetiminin politika ve tasarılarını eleştirmek gibi bir önyargı veya öncelikle yola çıkmadıkları, sadece bilimsel bir değerlendirme gerçekleştirmek istedikleri için tahlilleri özel bir dikkatle okunmayı gerektirecek kadar ağırbaşlı ve sıkı. Ancak makalenin bize sunduğu sonuç çok yalın: -Anlaşıldığı üzere Büyük Ortadoğu Projesi kötü bir başlangıçtır.. Arap dünyasında kızgınlık, Avrupa'da ise şüphe yaratmıştır. Üzerinde başarılı bir ortaklığın inşa edilebileceği bir temel değildir. Demokratikleşmede olması gereken cesaretin verilerini belirlemekte çok şey yapmamıştır...
*** ABD'nin BOP ile Avrupa Birliği'ni ne kadar kızdırdığı Verheugen'in Ankara temasları sırasında sergilediği iyimserlikten de okunabilir.. Güneyden başlayıp Balkanlar ve Kafkasya'yı saracak bir tasarı ile kıtaların düğüm merkezine tek başına konuşlanmayı kafasına koymuş bir ABD tabii ki Avrupa Birliği'nin keyfini kaçırıyor. Ancak mesele şu ki, keyfi kaçık Avrupa'nın aç gözlü müttefike 'kış' diyecek hali de yok.. Kaçak güreştiği için bizimle ilgili ileri, geri konuşuyor.. 'Bu ülkeyi alırsak ABD'nin önünü mü keseriz yoksa onu doğrudan içimize mi almış oluruz' diye gel-git yaşayan Avrupa Birliği şu sıralar bize cicim ayındaki yüzünü gösteriyor, herhalde biraz da ABD'nin 'derin tepkisi'ni ölçmeye çalışıyor.. Kısacası Avrupa, ABD karşısındaki sömürge psikolojisini yenmekte zorlanıyor. Bu hali yaşanmış bir sahne ile özetleyeyim: Almanya'nın bir kasabasında bir grup ABD askeri ellerinde bira şişeleri ile dönerci Türk'ün dükkânına gelip yemek isteyince yaşlı başlı Anadolu adamı tersliyor: -Burada içkili olarak yemek yenmez.. Dönerci yasal açıdan bunu söylemeye hakkı olup olmadığını bile bilmiyor.. Fakat Avrupa'nın yerlisine bile tepeden bakan bu kendini beğenmiş Amerikan askerlerini oldum olası tiksinti ile izlediği için adeta bahane arıyor.. Anadolu adamının heybetinden mi yoksa elindeki kocaman döner bıçağından mı nedir, ABD askerleri tuhaf bir edilginlik içinde kös kös çekiliyorlar. Durum dönerci vatandaşımız için gayet olağan.. Fakat o sırada dükkanda bulunan Alman müşteriler ağızları açık ve korkulu gözlerle bakakalmışlar. Nihayet bir ikisi dönerciye sokularak fısıldıyor: -Ya sen ne yapıyorsun, onlar Amerikan askeri, onları nasıl dehlersin? Avrupa Birliği'nin psikolojisi bu.. Orada vatandaşın ABD askerinden ödü kopuyor ama medya cesur.. Bizde ise vatandaşımız cesur ama medya -çok etkin kesimleriyle- esir..
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|