|
|
|
|
|
|
Hoş ama boş bir film değil, 'seyret ve unut' filmi hiç değil
On yıla yakın bir zamandır Hollywood'un kabul ettiği bir gerçek var: 'Philadelphia' ve 'Forrest Gump' filmleriyle iki kez Oscar alan Tom Hanks, bunların dışında oynadığı ve kimsenin utanmayacağı filmler yapma başarısını gösteren neredeyse tek kişi. Örneğin 'Er Ryan'ı kurtarmak'(Saving Private Ryan), 'Yeni Hayat' ya da (Cast Away), 'Azap Yolu' (Road to Perdition)... Hanks son olarak 'The Terminal' filminde karşımıza çıkıyor; Viktor Navorski rolüyle... Anlatılan konuyu çok beğendiğini söyleyen Tom Hanks, "Senaryonun en çok beğendiğim yanı, Viktor'un içinde bulunduğu riskli durumu anlama noktasına gelmesi oldu" diyor. Hanks filmin kamera önü ve arkası için şunları söylüyor:
* Film için Spielberg, bir uçak hangarının içinde gerçek bir terminal inşa etti. Hayret verici bir şeydi. İçine girince "Aman tanrım, ne müthiş" dedim. Dört katlı, yürüyen merdivenler çalışıyordu ve bütün dükkanlar ve restoranlar gerçekti. Çok sevdim çünkü hep oturacak rahat bir yer ve bedava Çin yemeği bulabiliyordunuz.
* Terminal'de, hiç kimsenin daha önce böyle özgün bir fikir düşünmemiş olmasına hayret etmiştim. Çok iyi bir hikaye ve özgün senaryoydu.
* Terminal, uygun zamanda geldi. İlk taslağını 11 Eylül saldırısından bile önce okumuştum. Victor'un içinden geçtiği duygusal çember, hepimize tanıdık gelebilecek bir durum. Ben bir Amerikalıyım ama yine de Victor'un yaşadığı her şeyin benim de başıma gelebileceğini hissettim. Dilini bilmediğiniz bir ülkede olmak zordur. Kendinizi kaybolmuş hissedersiniz.
* Spielberg'i özel yapan, düşünme tarzı, filmlere bakışı. Onu yapmak istediğinden koparamazsınız... Bir sahnenin kalbine görsel olarak inmeyi, başkalarının aylarını alabilecek bu işi hemen ve kolaylıkla başarır. Sadece bir bakar ve hemen fikrini söyler...
* Spielberg'le dışarıda takıldığımız çok zaman oluyor. Tanıtım amaçlı seyahatlerde onunla dünyayı dolaştım. Her ikimiz de hemen hemen aynı yaşlarda, aynı tutkuyla sinemaya başladık. Sinema, sadece günlük hayatımızı değil, dünyamızı da belirliyor. Steven, 16 yaşındayken ödül almış ve bir gün film yapmak istediğini söylediği bir gazete haberini önce çerçeveletmiş, sonra da ofisi olduğunda oraya asmış.
* Filmi seyirciyle birlikte izlemek bana iyi geliyor. Seyircilerin reaksiyonları beni ilgilendiriyor. Terminal dahil birkaç filmde bunu yaşadım. Terminal'de de küçük ama çok önemli ayrıntıları acaba takdir edecekler mi, fark edebilecekler mi diye düşünüyordum. Ve seyirci, fark edilebileceklerini benim bile düşünmediğim ayrıntıları fark etti ve bunların hakkını verdi.
* Terminal'de 'iyi bir gece geçirmekten' fazlasını bulacaksınız. Hoş ama boş filmlerden değil. Bir seyret-unut filmi hiç değil. 11 Eylül sonrası ön plana çıkması gereken bir fikri son derece etkileyici bir sinema anlatımıyla dile getiriyor. Sanırım şu soruyu soruyor: Ne zaman başka ülkelerin insanlarına, bize benzemeyenlere, dış görünüşlerine, ekonomik durumlarına, ırklarına ve dinlerine bakmadan, bizimle eşit birer birey olarak bakabileceğiz ve davranabileceğiz? Ben günün birinde bu hayalimin gerçeğe dönüşmesini umuyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|