|
 |
|
 |
  |
|
Peki suç kimde
Türkiye basketbolda 2001 yılında yaptığı atılımı sürdüremedi. Evsahipliği yaptığımız Avrupa Şampiyonası'nda Bodiroga'lı, Jaric'li, Stojakovic'li Yugoslavya'nın ardından ikincilik kürsüsüne çıkan Milli Takım, geçen 3 yılda ileri gitmek şöyle dursun mirası da tüketti. 2002'de ilk kez katıldığı Dünya Şampiyonası'nda dokuzunculukla yetinen Milliler, olimpiyat hedefi ile gittiği İsveç'teki Avrupa Şampiyonası'nda da ilk sekizin dışında kaldı. Türkiye, şimdi 2005 Avrupa Şampiyonası'nda benliği arıyor.
İskelet neredeyse aynı Türkiye'nin bu arayışında takımın iskeleti hemen hemen aynı. 2001 Avrupa Şampiyonası'ndaki ilk beşimizden Kerem Tunçeri, Hidayet, İbrahim ve Mehmet bugün de Milli Takım'ın ilk beşinde. Bu isimler aradan geçen 3 yılda büyük deneyimler kazandılar. Kariyeri başarılarla dolu Bogdan Tanjevic bu tecrübeyle gelecek gördüğü gençleri harmanladı ancak hazırlık maçlarındaki görüntü pek parlak değil.
İyi ki seribaşı olmuşuz! Türkiye, hedef aldığı klasmandaki Almanya ve Fransa'yla oynadığı maçlarda eziliyor. 2001'de bizim de yer aldığımız grupta sonuncu olup elenen Slovenya, 3 yıl sonraki karşılaşmamızda bizi ezip geçiyor. Öyle ki 2005 Avrupa Şampiyonası elemelerinde seribaşı olma avantajımızı kullanarak Hollanda, Estonya ve Bosna gibi takımlarla eşleştiğimize dua eder hale geldik.
Lige bakılmıyor mu? Geldiği gün gençlere sarılan Tanjevic bile şimdi asların eskikliğine sığınarak güzel günler vaadediyor. Ancak sahada can sıkan bazı gerçekler de var. Dış şutörlere pozisyon yaratamıyoruz, şut yüzdemiz düşünce en kolay rakipler bile kabusumuz oluyor. Ligin en skorer 2.Türk'ü Barış Özcan'ın (17.2 sayı ortalama) adı geçmiyor. Tempomuz düşük, oyun kurucularımız skor yapmıyor, Tanjevic ligin en iyi iki Türk oyun kurucusu Hakan Köseoğlu (16.1 sayı, 4.8 asist ortalama) ve Cüneyt'e (14 sayı, 4.7 asist ortalama) dönüp bakmıyor. Pota altı gerektiği gibi kullanamıyoruz. Peki suç kimde?
UMUT GÜNEŞ
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|