| |
|
|
Bir İstanbul Hanımefendisi!..
İstanbul Hanımefendileri.. Birer birer gidiyorlar.. Etrafıma bakıyorum.. Her gidişte bir eksiliyorlar.. Yenilerde yerlerini dolduracak kim var ki?.. İstanbul Hanımefendiliği bir yaşam tarzı.. Okulu yok ki, yollayıp öğretesin.. Onlar, İstanbul'un İstanbul olduğu zamanlarda yetişmişler, hayat okulundan.. Bu İstanbul'a bir bakın.. İstanbul kalmış mı, İstanbullu kalmış mı ki, İstanbul Hanımefendileri kalsın.. Beyhan Eczacıbaşı, nesli tükenenlerden işte.. Gitti.. Nejat Bey'le beraber, her yaz bir yemek yaparlardı o harika bahçelerinde dostlarına.. Orada tanımak mutluluğuna ulaştım Beyhan Hanımefendi'yi.. Nejat Bey kapıda karşılardı bizi.. Yanımdaki güzel kıza bakardı.. "Hadi Hıncal.. Teşekkür ederim, sen dönebilirsin" derdi, gülerek.. Beyhan Hanımefendi, gözlerinin içi ile gülerdi, ikimiz için de "Sizi gidi hınzırlar" diyerek.. İlle masamıza gelirdi.. İlle sohbet ederdik, o rüya gibi yaz akşamlarında.. Nejat Bey gitti.. O yemekler de bitti.. Beyhan Hanımefendi'yi bir daha göremedim.. Şimdi Nejat Bey'le, İrem bağlarında davet veriyorlardır, Kevser şarabı sunarak..
|