IMF üst yönetimi tam tatile girecekken bir sürpriz yaptı ve Başbakan Erdoğan'ın yeni stand-by açıklamasının hemen ardından Türkiye gündemli özel bir toplantı yaptı.
Türkiye ekonomisi ilginç bir ikilemi aynı anda yaşıyor. Bir yanda IMF ile yeni bir anlaşma yapılmasına yönelik açıklamada geç kalındığını savunanlar var diğer yanda hala IMF'siz yola devam edilebileceğini düşünenler... Önce birincisinden başlayalım. Hükümet, IMF ile üç yıllık stand-by düzenlemesi niyetini açığa vurmakta ağır mı davrandı Bu tartışmanın en yoğun olduğu günlerde Türkiye'yi ziyaret eden ve "Biz, bu ülkeye sadece parasal değil duygusal yatırım da yaptık" diyen IMF Avrupa 1. Bölüm Başkanı Michael Deppler farklı bir yaklaşım sergilemişti. Deppler, "Yeni program için Türkiye'nin önünde yeterli süre var" demişti. Yani, IMF'nin en yetkili ismi, cari açığın tehlike sinyalleri verdiği günlerde Türkiye'nin kendi patenti ile program hazırlamasına zaman kazandırmıştı. Doğrusu bu sözler de siyasi kadronun sonbahara kadar beklemesinde etkili oldu. Gelelim işin ikinci yönüne... "Acaba, IMF ile anlaşma mutlaka gerekli mi?" diye soran bazı AK Partililer'e... Ağırlıklı olarak Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın risk aldığı IMF destekli program hala AK Parti yönetimince sindirilebilmiş değil. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın IMF ile yola devam edileceğini söyleyip son noktayı koyması bile içten içe devam eden IMF karşıtlığını tümüyle ortadan kaldırmış değil. Partinin yetkili organlarında Babacan'ı hırpalayan hatta yerine oynayanların bilmediği bir gerçek var. Sanki IMF, Türkiye'ye kaynak transfer edecek bir program için çırpınıyor da ekonomi kurmayları naz yapıyor.
İKİ AYRI TOPLANTI YAPILDI İşin esası şu: Türkiye gündemli toplantıda Babacan, son dakikaya kadar IMF ile varılacak uzlaşmanın adını koymadı. Bunu, IMF ekibi de istedi. Öyle ki 8'nci gözden geçirme çalışmasına ilişkin Ek Niyet Mektubu'nu görüşen IMF İcra Direktörleri Kurulu, adeta bir sürpriz yaptı. Başbakan Erdoğan'ın, standby açıklamasının hemen ardından Türkiye gündemli özel bir toplantı daha gerçekleştirdi. Üstelik, tam tatile gireceği söylenen günlerde. IMF İcra Direktörleri, bu son toplantısında "Güçlü yapısal reformların takvime bağlanması, sıkı mali önlemler alınması" kaydıyla yeni programa yeşil ışık yaktı. Bize gelen bilgilere göre IMF üst yönetimi, Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam'dan bu iki konuda taviz verilmemesini talep etti. Cari açık riskini geç de olsa kabul eden ve dikkatle izlenmesini, gerekirse önlem alınmasını tavsiye eden IMF, 2005 sonrasında programa gelir yönüyle özelleştirmeden önemli ölçüde destek gelmesini beklediğini de Türkiye'deki muhataplarına iletti. Sözün özü... Uluslararası piyasalarda borçlanma maliyetlerinin giderek arttığı, petrol şokunun tüm hesapları alt üst ettiği bir ortamda IMF ile yapılacak üç yıllık yeni Stand-By düzenlemesi, biraz gevşemeyi isteyenlerle mali disiplini savunanların mücadelesine sahne olacak. Ekonomi bürokratları şimdilik bazı yatırım harcamalarının faiz dışı fazla hesabı dışında tutulması konusunda IMF'yi ikna etmeyi başardı. Yüzde 6.5'lik sihirli faiz dışı fazla eşiği ise hem AK Partililer hem de IMF için psikolojik baraj olma niteliğini koruyor.