| |
|
|
Cin çarpmasına dikkat
Ankara'da kime "Ne var ne yok" diye sorsanız, aynı yanıtı alıyorsunuz: "Bekliyoruz..." Bakanlar bekliyor. Bürokrasi bekliyor. Neyi? Önce AB Komisyonu'nun 7 Ekim'de yayınlanacak Türkiye İlerleme Raporu'nu. Ardından 17 Aralık'ta "müzakere tarihi" konusunun karara bağlanacağı AB zirvesini. AB iş yapmanın gerekçesiydi. Şimdi iş yapmamanın mazereti oldu. Buna bir de AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu'nun "Bakanların çoğu değişmeli" çıkışıyla başlayan kabinede revizyon tartışmaları eklenince, çark tümüyle durdu. Başkentin 50 yıldır değişmeyen kuralıdır: "Gidecek miyim, kalacak mıyım" kaygısına düşen bakan çalışma şevkini yitirir. İçine "Patronumuz galiba yolcu" kurdu düşen bürokrat çalışmaz. Herkes bir şekilde ipe un serer. Herkes kulislere dalar, kulis yapar. Bir iktidar için metal yorgunluğu da böyle başlar. Biliyoruz, Başbakan Erdoğan dışarıdan yapılan çağrılarla, telkinlerle kabinede değişikliğe yanaşmayacak. Böyle bir şeyi "Kurtlar sofrasına kurban vermek" görecek. Daha önceki hükümet başkanları da öyleydi. Özal'dan Ecevit'e kadar. Hepsi de kamuoyunun değişiklik taleplerini kabullenmeyi "Postu deldirmek" olarak gördü. Bu da yıpranmış, topun ağzındaki bakanlara yaradı; suni solunumla ömürleri uzatıldı. Ama hem o hükümetler çok şey kaybetti, hem Türkiye. Erdoğan hiç değilse, iktidara yakınlıklarından kuşku duyamayacağı kişi ve kuruluşların sesine kulak vermeli. Bakın örneğin MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat ne diyor: "Hükümet birinci yılında ekonomik alandaki reform çabalarında iyiydi, ancak ikinci yılda biraz yavaşladığını görüyoruz. Kabine halka yeni umut, yeni heyecan vermek istiyorsa, revizyon bunun çaresidir. " Bolat bir de "Bu tür uygulamalar hükümetin de ömrünü uzatır" diyerek, iktidara "Dikkat; umut olmaktan çıkabilirsin" uyarısında bulunuyor. AK Parti kulislerinde Erdoğan'ın konuyu Ekim başında belki gündemine alabileceği ifade ediliyor. Yani en erken bir ay sonra. Oysa cin şişeden çıktı. Ortalıkta dolaşıyor ve fesat tohumlarını ekip duruyor. Bizden söylemesi.
|