Türkiye İş Bankası bugün 80'inci yaşgününü kutluyor. Toplam 844 şubesi, 12 milyonun üzerinde müşteri hesabı, sektördeki yüksek pazar payının ötesinde İş Bankası 58 doğrudan ve 64 dolaylı iştiraki ile yaklaşık 35,000 kişiye istihdam yaratan ve Koçlarla, Sabancılarla boy ölçüşen dev bir grup. Sermaye kıtlığının had safhada olduğu Cumhuriyet'in ilk yıllarında sanayiyi kurma ve geliştirme misyonu verilen ve bu görevini başarıyla yerine getiren İş Bankası, bugün iştirakleri nedeniyle kendini bir bankacılık tartışmasının tam ortasında buldu. Geçen hafta sonunda kamuoyuna açıklanan yeni bankacılık yasa taslağında bankaların iştiraklerine yönelik olarak getirilen kısıtlamalar neredeyse yalnızca İş Bankası düşünülerek hazırlanmış. Tasarı, bankaların mali iştirakler dışında iştirak edinmelerine engel oluyor. Eğer tasarı kabul edilirse bankalar mevcut mali olmayan iştiraklerini 2016 yılına kadar elden çıkarmak zorunda kalacaklar. Bu, sistemi kökünden değiştirecek oldukça radikal bir karar ve doğrudan bir anlayış değişikliği anlamına geliyor. Bu değişiklikten en çok etkilenecek bankalardan biri İş Bankası çünkü bilançosu mali olmayan iştirakler açısından en zengin olan banka o. Eğer yasa aynen kabul edilirse İş Bankası Şişe Cam, Petrol Ofisi, Aria, İzmir Demir Çelik, Pirelli gibi sektöründe lider konumda olan dev iştiraklerini elden çıkarmak zorunda kalacak. Radikal adım Mevcut bankacılık yasasında bankalar mali olmayan bir iştirake özkaynaklarının en fazla yüzde 15'i oranında katılabiliyorlar. Bu iştiraklerin toplamının özkaynaklara oranı ise yüzde 60'ı aşamıyor. Madde bu haliyle BDDK'yı tatmin etmemiş olacak ki bankacılık sektörünü AB standartlarına uydurma gibi bir amacı da olan yeni taslakta daha radikal bir adım atılıyor. Oysa halen yürürlükte olan mevcut yasa, kıta Avrupasındaki uygulamanın tıpatıp aynısı. Orada da bankaların mali olmayan şirketlere iştirak edinmelerine izin veriliyor ancak belli sınırlamalarla. Bu nedenle söz konusu değişikliği "AB normları"yla açıklamak imkansız. Bu değişikliği yapmanın başka bir gerekçesi olmalı. Sadece "Bankalara sanayicilik yaptırmayacağız" demek de yeterli bir gerekçe olamaz. Bankaların iştirakleri ile özkaynakların ilişkilendirilmesi iştiraklerden kaynaklanabilecek sorunların önlenmesi için bir adımdır. Bunun da ötesinde mevzuat, bankaların kendi iştiraklerine açabilecekleri krediyi zaten sınırlandırıyor. Eğer mevcut sınırlamalar çerçevesinde bir banka bu iştirakleriyle faaliyetini sürdürebiliyor ve sektörde rekabet edebiliyorsa sorun olmamalı. Eğer edemiyorsa, bu BDDK denetimlerinde ortaya çıkar ve Kurul gördüğü riske karşı o bankadan önlem almasını isteyebilir ve gereğini yapar. BDDK'nın yapması gereken uygulanabilirliği şüpheli yasaklamalar getirmek yerine, bankaların mevcut sınırlamalara uyup uymadıklarını sıkı bir şekilde takip etmek ve sorun gördüğü bankanın süratle önlem almasını sağlamak olmalıdır.