Putin ziyaretinin paradoksu
Müttefik ABD'nin Başkanı protesto gösterileriyle karşılandı. Ancak Soğuk Savaş'ta karşı tarafta yer alan Rusya liderinin aleyhinde tek eylem, tek satır yazı yok.
Bundan büyük paradoks olabilir mi? Türkiye yıllar boyu "cephe ülkesi" olarak Soğuk Savaş'ta taraf oldu, 50 yıldır NATO'da ve bir o kadar zamandır da Amerika'nın en yakın müttefiklerinden. Buna karşın George Bush'un iki ay önceki gezisi, mitinglerden sokak afişlerine kadar epey tepki topladı. Rusya Federasyonu Büyükelçisi Petr Stegniy ise, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in önümüzdeki haftaki Türkiye gezisiyle ilgili olumsuz hiçbir yazı çıkmamasından keyifli. Duymaya alışık olmadığımız bir övgüyle Türk medyasının konuyu çok iyi takip ettiğini belirterek "Umarım bundan sonra da olumsuz haber çıkmaz" diyor. Bizler krep ve somon füme tabağına başlıyoruz, deneyimli diplomat da önündeki kalori mahrumu salataya. Stegniy'ye göre Putin'in 2 Eylül gezisi gerçekten "tarihi." Artık iki ülke arasında serbest piyasa ve demokrasi gibi "homojen değerler" olduğunu, tarihten kalma "jeopolitik rekabetin" geride kaldığını söylüyor. 32 yıl sonra Rusya'dan Türkiye'ye gelen ilk üst düzey ziyaret de bu yüzden. Ziyaret aynı zamanda, ABD'ye gittikçe tepkili olduğunu gizlemeyen Türk dış politikasının, İran, Rusya ve Suriye gibi yakın zamana kadar gerginlik yaşadığı ülkelerle yeni bir dostluk ekseni kurma hevesinin, dış politikadaki bu değişimin de resmi. Doğru ya da yanlış, ama Türkiye'nin dış politika kurmayları artık bu üç ülkeyi "tehdit algılamasından" çıkarmış görünüyor. Büyükelçi Rusya'dan yazları haftada 82 uçağın geldiğini söylüyor. Ticaret hacmi, Mavi Akım'la hayli artmış. Ruslar, Türk enerji sektörüne yatırım yapmak istiyor. Putin'le bir de siyasi deklarasyon imzalanacak. Peki onca yıl Soğuk Savaş'ın verdiği ideolojik zıtlaşmadan ya da Putin önderliğindeki Rusya'nın Kafkaslar'da Gürcistan ve Çeçenlere yönelik "neo-Sovyet" tavırlarından kaynaklanan bir serzeniş de mi yok Ankara'da? Ya tarih kitaplarında yazan Rusya'nın hep "sıcak denizlere inmeye çalıştığı" yorumu ve yüzyıllar süren Osmanlı-Rus zıtlaşması?
'KREMLİN'E ÇAĞIRDIK! Bunlar da artık Türk-Rus ilişkilerinde etken değil. Ticaret ön plana geçmiş. Rusya Federasyonu'nun eski Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev'in inisiyatifiyle Osmanlı dönemini yeniden yorumlayan Rus yetkililer, aslında iki imparatorluğun yüzyıllar boyu değil yalnız 25 yıl savaştığını söylüyor. "Sıcak denizler" derseniz zaten Türkiye'nin tek isteği, Ruslar'ı Akdeniz'e indirebilmek! Antalya Rus turistler sayesinde ihya oluyor. O kadar ki Türkiye Putin'i de gezi sırasında birkaç gün Antalya'daki "Kremlin Sarayı" Oteli'nde ağırlama düşüncesini ortaya atmış. Putin yoğun programı nedeniyle Kremlin Sarayı Deneyimi'ni kaçıracak. Ama Büyükelçi Stegniy burayı Mayıs'ta ziyaret ederek Kirov Balesi'nin Kuğu Gölü performansını izleme fırsatı bulduğunu ve otelin Rusya'dan gelen turistlerle "yüzde 114" kapasite dolu olduğunu anlatıyor. Bu arada Putin gezisinde Ankara'nın Kıbrıs konusunda bastıracağını da ümit etmek lazım. Moskova'nın Kıbrıs Rum kesimi ve özellikle de Tassos Papadopulos'la eskiye dayanan bir dostluğu var. Nisan'da Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nin referandum öncesinde Annan Planı'nı destekleyen kararını tek başına veto etmişti. Bunu hatırlatıp Putin'in Kıbrıs konusunda yeni bir yaklaşım getirip getirmeyeceğini sorduğumda, Büyükelçi Stegniy "Ah Washington'dan geldiğiniz belli" diyor. Stegniy'e göre referandum öncesinde Annan Planı'nı desteklemek, "Kıbrıslı seçmenin iradesini etkilemek" olurdu. Şimdiyse Rusya'nın KKTC'yle ekonomik ilişkilere "sıcak baktığını" söylüyor. Tabii Avrupa Birliği'nin yeşil ışık yakması şartıyla.
|