Arap dünyasının krizi
Arap dünyasının en saygın gazetelerinden birisi Beyrut'ta yayımlanan Daily Star gazetesidir. Bu gazetenin genel yayın yönetmeni Rami Khuri de Arap dünyasının siyasi gelişmeleriyle ilgili en derinlemesine gözlemleri yapabilen, demokratik mücadelenin içinde yer alan bir gazetecidir. Khuri'nin haftalık yazıları bir yandan Ortadoğu ve Arap dünyasının siyasetine müdahale eden büyük güçlere dersler verir uyarılarda bulunur. Khuri, Arap dünyasının vicdanının sesi olmaya gayret eden, bu dünyayı oluşturan ülkelerdeki perişanlığın iç nedenleriyle nasıl mücadele edilmesi gerektiğini okurlarıyla tartışan gözlemcilerden biridir. Hemen her kötülüğü ve yolunda gitmeyen her işi bir komploya ya da dış mihraklara bağlamaya eğilimli bir siyasi kültürde sorumluluğu yerel dinamiklerde aramak belalı bir tavırdır. Khuri ve Arap dünyasındaki sayısı çok az gazeteci ve düşünür çuvaldızın Arap toplumlarına, yöneticilerine ve seçkinlerine de batırılması gerektiğini bıkmadan, usanmadan tekrarlarlar.. Kimileri bunu hayatları pahasına yaparlar.
Şiddetin medyaya yansıması Sesleri cılız kalsa da bu gazeteciler ve düşünürler Arap alemine hakim olan şiddet sarhoşluğunu sorgularlar. İntihar saldırılarının, internette kafa kesme gösterileri yapmanın son tahlilde Arap dünyasını ahlaken ve siyaseten yaraladığını yazarlar. Bu şiddetin muhalif ve iktidar yanlısı medyada kutsanmasından rahatsızdırlar. Bu tutumla Arapların kendilerine nasıl bir gelecek kurmakta olduklarını sorgularlar. Kısacası çoğu solda olan bu az sayıdaki gazeteci ve düşünür Arap dünyasında liberal ve demokratik değerleri savunup, meydanı tümden radikal İslamcılar'a ya da İslamcı faşistlere kaptırmama mücadelesi verirler. Dün yayımlanan haftalık yazısında Khuri Araplar'ın kendi tespit ettiği beş derin krizini ele almış. Bu ve onlara yol açan halihazırdaki gerçeklik dürüstçe ele alınmadan Arap dünyası kendi kaderine hakim olamayacaktır. Bu bağlamda "barbarlığa karşı son savunmamız olan güçlü insani ve ahlaki değerlerimiz, yabancıların sömürgeleştirmesini ve yerel Arap terörünü günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası gibi sessizce kabul etmemiz nedeniyle ciddi tehdit altındadır."
Dost mu düşman mı? Üzerlerinde düşünülmesi gereken ve halledilmesi gereken krizler ise Arap Gelişme Raporu'nda tespit edilenlerle büyük ölçüde koşut. Birincisi, Arap dünyasında 1980'lerden itibaren sürdürülebilir kalkınma mümkün olmuyor. İkincisi Arap devletleri istikrarsızlık üretiyor, iç savaş, terör ve başkaldırılarla sarsılıyor. Üçüncüsü bu ülkelerin hiçbirinde vatandaşlık hakları koruma altında değil, sıradan insanlar iktidarı ele geçirmiş olanların kaprislerine karşı savunmasız. Dördüncü olarak Arap alemi derin bir kimlik krizi yaşıyor. Devlete bağlılık, aşiretçilik, Islamcılık, bölgecilik, terörizm, pan-Arabizm gibi kimlikler arasında sıkışmış durumda. Son olarak da İsrail ve Türkiye, İran gibi bölgesel aktörler ve başta ABD Batılı güçlerle nasıl ilişki kurulacağına, bunların dost mu düşman mı olacaklarına karar veremiyor. Bunların aşılması ise her şeyden ve herkesten önce Arap seçkinlerine ve toplumlarına düşen bir görev. Bunu yapacak toplumsal ve siyasal enerjinin üretilip üretilemeyeceği ise bu dönemin en çarpıcı sorusu olarak gündemde kalacak.
|