Son uçakta bir eksik!
Ağustos ortalarından 11 Eylül 2001'deki "dehşet saatleri"ne kadar geçen sürede yaşanan "akıl almaz" olayları aktaran bu "dizi-yazı"lar, artık dillendirilmeyen "komplo" teorilerine -yeniden- kapı açmak için değildir. Herkes de biliyor ki; 11 Eylül'ün hemen ertesinde "Bu işi yapsa yapsa Amerikan derin devleti yapmıştır!" diyenlerin çoğu,bugün o "pozisyon"larından çark etmiştir. Özellikle de İslam dünyasının önemli bir bölümünde; eylemin gerisinde "komplo" aramak bir yana; uçakları kaçıran 19 intihar eylemcisini "gizli kahraman" sayma hali, giderek baskın bir eğilime dönüşmektedir. Tarihin akışı bazen "küçük bir andaki küçük bir adım"ın atılmamasıyla tersine dönebilir pekala... 11 Eylül öncesindeki "2001 Ağustos'u", tarihin akışını değiştiren "inanılmaz" aymazlıkların hikayesidir.
*** 11 Eylül sabahı dört uçak, üç ayrı havaalanından 43 dakika içinde havalandı. 7.58'de kalkan United Havayolları uçağında beş terörist vardı. 7.59'da kalkan Amerikan Havayolları uçağında beş terörist vardı. 8.20'de kalkan Amerikan Havayolları uçağında beş terörist vardı. Ve fakat... Saat 8.42'de kalkan United Havayolları uçağı; öteki uçakların bir eksiğiyle, "dört terörist"le havalanmıştı. İlk üç uçaktaki teröristler hedeflerini vurdular. Dördüncü uçak hedefini bulamadı. Pennsylvania'da yere çakıldı.
*** Amerikan istihbarat örgütleri kısa sürede 19 teröristin kimliklerini tesbit etti. Herkesi düşündüren soru şuydu: Dördüncü uçakta neden dört kişi vardı? Ya da... Yirminci teröriste ne olmuştu? Sorunun yanıtı 11 Eylül'den birkaç gün sonra alındığında, Amerikan güvenlik örgütlerinin tepe noktalarındaki herkesin tüyleri diken diken olmuştu. Dünya istihbarat tarihinin "yaşanmış" en büyük "zaaf"ı; dünya terör tarihinin "yaşanmış" en büyük eylemine yol açmıştı: Dördüncü uçakta olması gereken beşinci terörist; ya da 11 Eylül'ün "Yirminci adam"ı, tam 27 gündür Amerikan güvenlik güçlerinin elindeydi: Adı Zacarias Moussaoui'ydi....
*** Zacarias Moussaoui, 11 Eylül'den 27 gün önce, 15 Ağustos 2001 tarihinde, Minneapolis'teki uçuş okulundaki şüpheli davranışları üzerine sorguya çekildi. Vizesinin geçtiği anlaşılınca, aynı gün göz altına alındı. Şüpheli kişiyi sorgulayan FBI ajanlarının; ağustos başlarında örgütün hazırladığı "acil" rapordan haberleri yoktu. Raporun başlığı şöyleydi: "Radikal İslamcılar uçuş okullarında uçmayı öğreniyor." Yerel FBI ajanları, bu önemli bilgiden yoksun olmalarına rağmen; şüphelendikleri Moussaoui'nin "uçak kaçırma niyeti"nde olabileceğini, eyaletteki "Terörle Mücadele Şubesi"ne bildirdiler. Yerel ajanların kendi "inisiyatif"leriyle yaptıkları araştırma önemli bilgiler ortaya çıkardı: ABD'ye şubat ayında giren ve Fransız pasaportu taşıyan Arap genci, gelir gelmez Oklahoma City'deki uçuş okuluna yazılmıştı. Özellikle Boeing 747'lerin "iniş-kalkış"ıyla ilgili yoğun eğitim alma isteğini belli etmişti. Yerel ajan, edindiği bilgileri FBI karargahına da iletti. Ancak, soruşturmayı sonuna kadar kendisi yürütmek zorunda kaldı. Buna rağmen; belki de, "tarihin en büyük terör eylemi"ni önleyebilecek iki önemli adım attı: Moussaoui'nin bir süre Londra'da kaldığını öğrenince İngiltere'deki FBI ofisi aracılığıyla İngiliz hükümetinden yardım istedi. Bingo! İngiliz hükümetinden gelen yazı 11 Eylül'ün tüm sırlarını açığa çıkaracak - ve önleyecek- nitelikteydi. Ama ne zaman?
* * * Devamı cumartesi bu köşede...
|