|
|
Aç oturan değil tok gezen zayıflıyor
Zayıflayacağım diye bütün gün aç geziyor, öğün atlıyorsanız, yanlış yoldasınız. Bu şekilde kilo vermeyi başarsanız bile, kaybedeceklerinizin yanında kazandıklarınızın lafı bile olmaz. Uzmanlar, zayıflamak için; posalı gıdalarla ve kalori miktarını azaltarak beslenmeyi öneriyorlar. Egzersiz ise, incelme programının olmazsa olmazlarından. Uzmanların önerileri elbette bu kadarla sınırlı değil...
Zayıflamak aç kalmayı gerektirmiyor. Ölüm orucu tutarcasına, gün boyu bir şey yememek, incelip forma girmeyi, sağlığa kavuşmayı sağlamıyor. Aksine, bütün uzmanların önerisi; diyet dönemlerinde de, günlük hayatta olması gerektiği gibi, aç kalmadan, belirli aralıklarla az ama sık yemek. Bunun yanı sıra; düzenli bir egzersiz programını da hayatınıza dahil edebilirseniz, artık kim tutar sizi. Egzersiz işini hafife almayın... Egzersiz zayıflamanıza yardımcı olmakla kalmıyor, bazı sağlık sorunlarından (baş dönmesi, bel ağrısı, stres...) kurtulmanıza, kendinizi daha enerjik ve mutlu hissetmenize de yardımcı oluyor. Gelecekte, Avrupa'nın pek çok ülkesinde gördüğümüz; ilerleyen yaşına rağmen, bisiklet üzerinde gezen, tatile çıkabilen, sağlıklı, mutlu ve dinç yaşlılardan olmak istiyorsanız, yaşam tarzınızı biraz değiştirmek dışında, onlardan hiçbir eksiğiniz yok... Kaliteli bir yaşam sürmeye çalışın, çünkü siz bunu hak ediyorsunuz. Kaliteli bir yaşam sürmenin sağlıklı beslenmeden geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Metin Özata, Epsilon Yayınları'ndan çıkan "Doğru Beslen, Formda Kal" adlı kitabında, uygulanması kolay ama son derece etkili bilgiler veriyor...
Sağlıklı bir yaşamın püf noktaları diyebileceğimiz neler var? Sağlıklı beslenmenin önemli bir kuralı; bol miktarda sebze ve meyve tüketmek. Özellikle renkli olan meyve ve sebzeleri tüketmek sağlığımız için daha faydalı. Fazla miktarda sebze ve meyve tüketenlerde tansiyon, kalp ve kanser gibi hastalıkların daha az görüldüğü bilimsel olarak ortaya konmuştur. Meyve ve sebzelerin tazesi bulunamadığında; konservesi değil, dondurulmuş olanı tercih edilmeli. Beslenmenin ve uzun yaşamanın altın kuralı; besinleri mümkün olduğu kadar çok çeşitli ve doğal halinde yemek, buna karşılık rafine edilmiş (işlenmiş), konserve, katkı maddeli, renk verilmiş ve margarinle yapılmış besinlerden uzak durmaktır. Yediğimiz besinlerin kalorisini öğrenmeye çalışmak, posalı besinler dediğimiz sebze, meyve ve tam tahılları çok miktarda, şeker yükü fazla olan patates, havuç, muz ve reçel gibi besinleri az miktarda yemek, kilo vermede önemli adımlardır. Sağlıklı bir yaşam için un, tuz ve şekerden (üç beyaz!) uzak durmak gerekir.
Kilo vermek isteyenlere öneriniz ne olur? Kilo vermenin anahtarı, kalorisi düşük bir diyet yapmak ve hareketi mümkün olduğunca artırmak. Yanlış yeme davranışlarını değiştirmek, iyi uyumak ve stresten uzak durmak da zayıflamak için çok önemli. Stresli ve uykusuz kişilerde, atıştırma ve kilo alımı daha fazladır. Zayıflayacağım diye aç kalmak, çok az veya dengesiz beslenmek, öğün atlamak, kahvaltı yapmamak ve tek besine dayalı yanlış diyet veya beslenme alışkanlıkları, vücutta birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi, verilen kiloların hemen geri alınmasıyla sonuçlanır. Önemli olan, günlük kalori alımını, vücudun temel besin ihtiyacını karşılamayı göz ardı etmeden, sağlıklı ve dengeli bir şekilde azaltmak ve bunu sürdürmektir. Hızla zayıflamanın da sağlığa zararlı olduğu unutulmamalı ve yavaş bir şekilde kilo verilmeli.
Hormonların şişmanlık üzerindeki etkileri neler? Kilo alımının önemli nedenlerinden biri de, vücudumuzun genetik olarak buna eğilimli olması ve bazı hormon bozukluklarıdır. Yapılan bilimsel çalışmalar, kilo alıp vermelerde beynimizin 'hipotalamus' adı verilen bir bölgesinin çok önemli rol oynadığını ortaya koymuştur. Yağ dokusundan salgılanan ve beyne sinyaller göndererek iştahı kesen 'leptin' isimli hormonun şişmanlarda iyi çalışmadığı artık biliniyor. Beynimizin hipotalamus adı verilen bölgesinde iştahı artıran veya azaltan birçok hormonun salgılandığı ve bunların şişmanlama üzerindeki etkileri daha yeni aydınlığa çıkıyor. Tıp biliminin bu beyin hormonları ve hipotalamus konusunda bilgisi arttıkça, iştahın mekanizması ve şişmanlık daha iyi anlaşılacak ve yeni tedavi olanakları ortaya çıkacak. Görüldüğü gibi, kilo almanın henüz tüm anlamıyla çözülememiş bir beyin boyutu var ve bilimsel araştırmalar bunu aydınlatmaya çalışıyor.
Çocukları şişmanlıktan nasıl koruyabiliriz? Şişmanlıkla mücadelenin ilk koşulu, çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenmeyi öğrenmek, uygulamak ve spor yapmayı alışkanlık haline getirmektir. Bu bilincin ailede ve toplumda yaygınlık kazanması, çağımızın hastalığı olan şişmanlık ve onun neden olduğu hastalıklarla savaşımın ilk koşuludur. Ailenin sağlıklı beslenmeyi öğrenmesiyle, çocuklar daha sağlıklı beslenecektir. Çocuklarımız genellikle anne ve babanın davranışlarını taklit ettiklerinden, beslenme alışkanlıkları hızla değişecektir.
Zayıflamak isteyenler nelere dikkat etmeli? Zayıflamak ve yaşamını sağlıklı bir kiloda sürdürmek isteyenlere, piyasadaki bilimsellikten uzak diyet kitaplarına, internetteki sıradan diyet listeleri veya zayıflama metotlarına fazla rağbet etmemelerini, öncelikle sağlıklı beslenmeyi öğrenmelerini öneriyorum. Beslenme alışkanlığında değişiklik yapmak da, hiç egzersiz yapmayan birinin yürümeye veya spor yapmaya başlaması da, başlangıçta biraz sıkıntılı olsa bile, zaman içinde bir alışkanlığa dönüşür. Bu alışkanlık da kiloyu kontrol altında tutmayı mümkün kılar. Başlangıçta bazı kaçamaklar olabilir. Bunlar kişinin umudunu kırmamalı. Başlanılan işte ısrarcı olunmalı ve beslenme sağlıklı bir duruma getirilmeli. Bu değişiklik, kişi kadar eşinin ve çocuklarının sağlığı için de çok önemli. Bu sayede birçok hastalığın önleneceği unutulmamalı.
Diyete başlamadan yapılması gerekenler var mı? Diyet ve egzersize başlamadan önce fazla kiloların nedenini anlamak, hormon bozukluğu veya başka hastalıklar (şeker hastalığı, kan yağları yüksekliği, tansiyon veya kalp hastalığı gibi) olup olmadığını ortaya çıkarmak için, önce doktora başvurulmalı. Bu hastalıklarla ilgili tetkikler yapıldıktan sonra, doktorun önerisi doğrultusunda bir diyet planlaması yapmak için bir diyetisyenle görüşüp egzersize başlamak uygundur. Hormon bozukluğu olan bir kişinin, bu bozukluğu giderecek tedavi görmeden zayıflaması mümkün değildir. Psikolojik sıkıntılar, aşırı stres, uykusuzluk ve yeme bozukluğu gibi sorunların, bir psikolog veya psikiyatr desteği ile çözümlenmesi ve gevşeme tekniklerinin öğrenilmesi de zayıflamanın başarılı olmasında büyük önem taşır.
|