| |
Derin hesaplaşma
Pazartesi saat 11.30... TBMM Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger'le, Meclis'te buluştuk... Dülger, "trafiği yoğun" bir parlamenter... Yabancı devlet adamlarıyla, yabancı diplomatlarla sürekli temasta. Bir "senaryo" yazdık: - Ziyaretinize bir yabancı gelse... Konuşsanız... Ayrılırken size dese ki: "Bir süredir TV'leriniz, gazeteleriniz MİT, Yargıtay, mafya haberleri yayınlıyor... Kasetler havada uçuşuyor... Sayın Dülger bu olay neyin nesi?" Siz, yabancı konuğunuza ne yanıt verirsiniz.
*** Mehmet Dülger bir süre sustu. Sonra "patlarcasına" konuştu: - Bu soru benim için utançtır.
*** - Yani yabancı konuğa "bu yanıtı mı" verirsiniz? - Hayır... Ona derim ki "konu adalete intikal etti." Ve konuyu kapatırım... Yabancıya karşı devletimi küçük düşürmem... Ama bu konu benim için büyük bir utanç. Sonra söz "telefonlardan" açıldı. Dülger: - Geçmişte bakanların bile telefonları dinlenmedi mi?.. Yani deruni anlamda ne hak var bu ülkede, ne de hukuk.
*** "Derun", "deruni" Farsça. "İç... İçle ilgili" anlamında. Ama Dülger'in konuşmasındaki "deruni"yi, "derin" diye yorumlamak gerek. Sahi gerçekten "derin anlamda düşünecek olursak Türkiye'de hak, hukuk yok mu?" Dülger: - Sorarım sana, telefonlar neden dinleniyor?.. Cevabını da kendim vereyim: Kurallara bağlı olarak dinleniyor... Şimdi benim ikinci soruma sen yanıt ver, verebilirsen; Kurallara riayet ediliyor mu? Soruyu ona "iade" ettik: - Ediliyor mu? Dülger: - Sanmıyorum.
*** Bir zamanlar MİT müsteşarı Büyükelçi Sönmez Köksal'a "telefonları" sormuştuk. "Yargı kararıyla dinlenir" demişti. Ve "kimlerin dinlendiğini de" söylemişti: - Bölücü terörle... İrticayla... Mafyayla... Kara parayla ilişkisi olanlar. Dün Dülger'e "Sönmez Köksal'dan dinlediklerimizi" anlattık. Mehmet Dülger sordu: - Ya mahkeme kararı dışındaki dinlemeler?.. Ya siyasetçi dinlemeler?.. Ya diğer dinlemeler?
*** Dülger'in sözünü ettiği dinlemeler "kayıt dışı." Eğer bir ülkede ekonominin yarıya yakın bölümü "kayıt dışı" ise... Orada "her sektörde" kayıt dışılık olur. "Kayıt dışı siyaset" gibi. "Kayıt dışı güvenlik... Kayıt dışı adalet" gibi. Tabii bu "utanç verici" bir şey. Ama "utanması gerekenler" utanmıyor.
*** Turgut Özal'ın "artı"sı pek çok. Ama o meşhur iki "eksi"sine ne demeli? Biri "benim memurum işini bilir." Diğeri "Anayasa'yı bir kez deliversen ne olur?" İşini bilen memur "işi büyütür... Hortumun bir ayağı olur." Anayasa da bir kez delinince, sıra "başka şeyleri delmeye" gelir. "Telefonlar" delinir. "Hukuk... Güvenlik... İstihbarat" delinir. Ve bugünlere gelinir.
*** Olup, bitenler eğer bir "derin hesaplaşma" ise, kimse bu hesaplaşmadan galip çıkacağını sanmasın. Testilerden biri kırılırsa, diğeri de çatlar...
*** İki devlet büyüğü birbirine "Anayasa kitapçığını" fırlattı, bedelini ağır ödedik. Şimdi ise devlet kurumları birbirine "kaset fırlatıyor." Bunun bedelini de yine "suçsuz, günahsız" toplum ödeyecek.
|