| |
İddia üzerine!
Aşağıda anlatacağım olay, gazetelerde haber olarak yer almış bir iddia... Ama inanın dünkü gazetelerde yer alan bütün haberlerden daha etkileyici idi. Tabii kişinin meşrebine göre... Ortada bir iddia olduğuna göre, bize de bu iddiayı yorumlamak düşüyor. Elbet yorumlarken, "şöyle olmuştur, şu sebeple olmuştur, falanca haklı, filanca haksızdır" demeyeceğiz, diyemeyiz. O zaman niye yorumluyorsun kardeşim, diyecek olursanız, olayı anlatayım da öyle karar verin... İstanbul Fatih'te bir "simit sarayı" var. Valilik emriyle gece 24.00'te kapanması gerekiyor. Fakat simit sarayını işleten şahıs uyarılara kulak asmıyor. Bunun üzerine Fatih ilçe emniyetinde görevli karakol amiri, simitçiyi sorgulamak üzere karakola davet ediyor. Simitçi ifadesini verirken, ilçe emniyete müdürünün geceyarısı karakola geldiği ve ifade veren vatandaşın serbest bırakılması istediği öne sürülüyor. Emrinde çalışan amir buna itiraz ediyor. Yaptığımız işlem yasadışı değildir, diyor. Emniyet müdürü, memurunu dinlemiyor, simitçiyi yanına alarak, makam otosuyla birlikte emniyetten çıkıp gidiyor. Karakol amiri, bunu içine sindiremiyor. Bir zamanların ünlü deyişi ile "çekinser" de kalamıyor. İşimizi yapmamız ilçe emniyet müdürü tarafından engellendi, şeklinde savcılığa duyuruda bulunuyor. Savcılık olaya el koyuyor, nasıl koyuyor orasını tam bilemiyoruz, hadise İçişleri Bakanlığı'na yansıyor. Ortada bir yargı kararı yok. Kim haklı kim haksız bilinmiyor. Fakat ne oluyor biliyor musunuz? "Çözüm" olaraktan, Fatih İlçe Emniyet Müdürü Bağcılar'a görevlendiriliyor. Karakol amiri ise Bitlis'e sürülüyor. Şimdi bilmem anlatabildim mi, hadiseyi niçin önemsediğimi ve neden yorumlama ihtiyacı duyduğumu... İçişleri Bakanı Aksu, bilmem benim gibi mi düşünür? İlçe Emniyet Amiri, yasal yetkilerini kullandı ve simitçilik yapan bir yurttaşın haksızlığa uğramasını engelledi ise, niçin Bağcılar'a gönderiliyor? Yok eğer, karakol amiri tamamen yasal işlem yaptı da, emniyet müdürü tarafından engellendi ise, vatandaşın Bitlis'te ne işi var? Diyelim her iki resmi görevli de, belirli oranlarda kusurlu görüldüler. Mesela, karakol amiri "emre itaatsizlikten" kusurlu görüldü. Bunun cezası Bitlis mi? Hangi kanunda yazıyor? Başka bir soru: Her iki görevli de sonuçta kusurlu bulunup biri Bağcılar'a, diğeri Bitlis'e sürüldüğüne göre, bu hassas kusur tartım işini kim, hangi teraziyle yaptı? Böyle bir aparat var mı İçişleri Bakanlığı'nda? Merakımı mazur görün sayın Bakan... Simitçi yurttaşa bir sözüm yok. Sokak simitçisi olsaydı, başına neler gelirdi bilemem ama herhalde "simit sarayı" işletince, daha etkili ve nüfuzlu bir durum ortaya çıkıyor olmalı...
|