Üç mektup... Üç satır yazı
Açık mektup ya da mektuplar yazıyorum yine... Mektup samimiyet kokar bilirsin. Söylemek istediğinizi, derdinizi, öfkenizi "latifçe" yapmak durumundasınız. Mekanik değil, dokunmatiktir ayrıca! Anlayana... Ve sonra belki derman bulursunuz. *ERKİN BABA'YA... Erkin abim, güzel abim, Erkin Baba. Dostlarından, evlatlarından haber var, sitem var sana... Biliyorsun dün "barışa rock" başladı bugün de devam ediyor. Ama sen orada yoksun, günler saatler geçiyor sen yine yoksun. Sen şimdi başka yerlerde başka teller- desin! Hezarfen'de uçmaktasın! Oysa Sarıyer'de piknik alanında "barışa rock"ta olmalıydın. Seni dinleyerek, sana özenerek, seni takip ederek senin, asi amanvermez, kişilikli müziğini takip ederek büyüyüp serpilen "kaya" gibi gruplar kurup hayata dokunan çocuklar, şimdi "barışa rock"da sahne alıyor. En yakın dostların Moğollar, Cahit Berkay'lar Engin Yörükoğlu'lar, Vedat Sakman'lar, Bülent Ortaçgil'ler BARIŞARAK şarkı söylüyor. Sessiz, vakur, ama sensiz ve sitemli. Ah Erkin abi Ah! Şimdi sırası mıydı oyun bozmanın! Boşverseydin "JanJanlı" durumları da, keşke sana yakışanı yapsaydın. Sen ki konserlerinde "nefesini tutmadı" diye, "konsantrasyonunu bozdu" diye Beyoğlu mekanlarını bir kalemde silip atmış, gelir geçer dünyevi şeylere "kaya" gibi göğsünü germiş emektar bir müzik adamıydın. Şimdi uzaklardasın / Gönül hicranla doldu. Ve Süpanallah! Aşk şarabı içmesi hoştur şaşkın! ...... ........ ..... şaşkın. Seni seviyoruz Erkin Baba.
*PROF. ORHAN BEY'E... Kuzum yine gündemdesiniz. N'oluyor Allah aşkına. Nedir bu ali kıran baş kesenlik! Çevreci olmak, sigaraya karşı savaş vermek, "çevreyi" rahatsız etmekten mi geçiyor yahu! Daha önce pek çok kişiyle çatıştığınız gibi, yine şarkılarını sigara içerek söylüyor diye bir sahne sanatçısına atıp tutmuşsunuz. "Sigara firmasının sponsorluğunu yapıyor" demişsiniz. Yahu neden bu kadar kolay konuşuyorsunuz. "Rüşvetin belgesi" misali tabii ki bu tür (!) sponsorluğun belgesi olur mu ulan diyeceksiniz, ama daha doğrusu belgesi mi olur ulan diyeceksiniz ama... Hocam ben size tavsiyede bulunayım. Sizi biraz tanıyorum. Gündeme gelmeye can atıyorsunuz. Bazen gazetelere konu olmak için "dayak" yemeyi dahi göze alıyorsunuz. Yapmayın, etmeyin unutulur biliyorsunuz gelip geçer pek çok şey. Ama felek bir şaşarsa bir daha yerine gelmez. Hayatın kuralı bu, Profesör Orhan Kural. *OFLU HOCA'YA... Vay hocam. Mehmet Türkyılmaz hocam. Hayırlı ve bol ışıklı işler imam efendi. Bizim gazetede seninle ilgili "matrak" bir habere rastladım. Yıllardır Trabzon-Of'da imamlık yapıyormuşsun. Ancak, yaz gelip çatmış, kuran kurslarına ilgi azalınca çareyi sinevizyonda, barkovizyonda, filmlerde, gösterilerde bulmuşsun. Kurs öğrencilerine beyaz perdeyi çekip, canlı canlı, uygulamalı, görüntülü dersler veriyormuşsun. Aman hocam, işte şimdi yan toplara uzandın. Umarım tahminler tutmaz. Ancak biliriz ki, diyanet cemaatinde böyle "batı icatlarına" hoşgörüyle bakmazlar! "Elin gavurunun buluşuyla ahali toplanmaz" derler. Ancak fikrine, zikrine bayıldım doğrusu! "Heykeli dikilesice" diyesim geliyor. Neyse rüzgar yapmayalım matine ve suareye devam. İyi seyirler hocam.
|