Eveet. Siz kazandınız!!
Bir dönem ekranlarda "fırtına" gibi esip "Türkiye'nin Hakan"ı olan Hakan Aygün, televizyonculuk(!) anılarını anlattığı "Kral Çıplak" kitabında son noktayı koymuş; Biz kazandık!. Hem Hakan'ın, hem benzerlerinin "fikren" yaygınlaştığına tanık oldukça... Ve sırlarla, firarlarla, yatırlarla, mucizelerle, kuşum Aydın'ıyla, birinin bizi gözetlemesiyle, kadınlar hamamıyla, evlendirmeyle, boşandırmayla, dikizlemeyle gelip geçen günlerimizi izledikçe.. Tabii ki tüm bu durumlara(!) "liderlik" yapanların hemen hemen her gün taçlandırıldığını görünce, bize, de "Haklısın Hakan, siz kazandınız!" demek düşüyor..
*** Hatırlarsanız, Hakan Aygün, daha birkaç ay öncesine kadar süren ekran macerası boyunca, sahiden de kelimenin tam anlamıyla maceradan maceraya koşmuş, akla hayale gelmeyecek yayıncılık örnekleri vererek; şaşrtmış, sarsmış, şeytana pabucu ters giydirmiş ve televiz yon tarihine -ki yazılacaktır nasılsa- geçecek gariplikler zincirinin "makinisti" oluvermişti! Kendisi de kitabında ballandıra balandıra anlatıyor ya! Mesela, "hipnozla orgazm"ı ekrana taşma mahareti ondaydı! "Kumkapı ve Çankaya starları" diye bilinen, biri adam öldürdüğü için, diğeri de Köşk'ün önünde soyunduğu için şöhret(!) olanlara ve benzerlerine "Türkan Şoray ya da Sezen Aksu ya da Yaşar Kemal" muamelesi yapmak, yani az daha "yeni yayınlanacak eserinizi anlatır mısınız?" cinsinden sorular sorma fikri onundu.. Pek çok konuğuyla yaptığı "bant yayın" sohbetini "canlı yayında az sonra" anonsuyla sunma uyanıklığı(!) da onundu.. (Ki kitabında, Kemal Sunal ve Sadettin Teksoy'un konuk ettiği programı örnek gösterip bununla övünüyor!) Yine kendisi gibi yakın günlerde "Beni Siz Delirttiniz" adıyla ekran anılarını anlatan ünlü konuk(!) Levent Oran'ı canlı yayında "yalan makinesi"ne bağlama düşüncesi de Aysel Gürel'i, programda kucağına oturtma becerisi de.. Hamamcılar Odası Başkanı'nı, programına alıp da, hamamlarda ne haltlar ya da halvetler işlenip işlenmediğine dair araştırma girişimi de!.. Clinton-Monica haberiyle ilgili, görüntülere bakarak "Bakan düşüren kadın" adıyla maruf Aynur Aydan'la derin analiz(!) yapma dahiliği de Aygün'ündü.. (Arşiv görüntülerinden Cilonton'la Monica'nın el kol hareketlerini gösterip, mercimek fırına verilmiş midir, verilmemiştir türünden sorularla süsleyerek hem de..) Kısacası, yıllar boyu pek çok derinlik(!) ve uçukluk(!) hep Hakan Aygün ve benzerlerine ve onun TV yoldaşlarına nasip oldu!
*** Zaten Hakan da kitabını bir itiraftan çok bir "göğsünü gere gere kaleme alınan hatırat"a dönüştürmüş! Ekran anılarını kısa kısa anektodlarla anlattıkça, sonuna da not düşüyor; Kiminde alışırlar alışırlar, diğerinde yıllar beni haklı çıkardı, bir başkasında, aslolan konuşturmaktır ve reytingdir ya da TV eğitici değildir, hatta rahatsız olan seyretmesin kardeşim! türünden veciz sözlerle "fikrinin nasıl iktidara geldiğini" hatırlatıyor!
*** Evet, alışıldı, evet, reyting her şey oldu, evet, konuştursun da çamurdan olsun sesleri, çok hem de çok yükseldi! İşte, şuraya yazıyor ve ben de son noktayı koyuyorum.. Hakan'ın anılarını okudukça, şu olup bitenleri izledikçe ve olacak olanları hissettikçe "ayıp yahu" demenin "ayıp" sayılacağı günler de yakındır! (Başma geldi aslında, geçenlerde bir masada oturuyoruz. Öfkelendiğim bir konuyla ilgili "Şu yapılanlar ayıp" dedim de paparayı yedim! Masadaki "yeni kafa"lardan biri, bana, eski kafa dedi, etikçi dedi, ne var ki bunda dedi.. Dedi de dedi! Ayıp ettim yani!) Neyse, minik de olsa umudumu koruyorum. Şimdi her ne kadar kazanılmış bir durum görünüyorsa da maç, pardon(!) "hayat" devam ediyor! Not; Biz aslında Hakan'la tanışır, görüşürüz. Yıllardır da şakayla karışık benzer konularda sıkı tartışırız. O "ak" der, ben "kara" derim, bazen de güler geçeriz ama hasmım değildir. Kitabını bana gönderdiği için teşekkür ediyorum!
|