Ankara'nın düzeltemediği cari açığı, piyasa düzeltir!
Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu haline gelen cari açık yılın ilk yarısında 9 milyar 945 milyon dolarla rekor kırdı. Son bir yılda da 11 milyar 705 milyon dolara vardı. Hükümet, 2004 için 7.6 milyar dolarlık cari açık hedefini 10.8 milyar dolara revize etti. Ancak bu rakama neredeyse yılın ilk yarısında varılmış. Yılın tümünde 13-14 milyar dolarlık açık oluşması beklenmeye başlanmış. Hükümet ilk önlem olarak ithalatı azdırdığını düşündüğü otomobil satışlarını kontrol için tüketici kredilerini biraz pahalılaştırıyor. Ancak bu tür küçük maliyet artışlarının talebi durdurması pek beklenmiyor. Peki o zaman cari açığa karşı ne önlem alınabilir? Bitişikteki tabloda geçmişe yönelik veriler var. 1980 yılına gelinirken de, 1994 krizi yaklaşırken de, 2001'e doğru da döviz açığına önlem alınamamış. Döviz açığına ithalatın büyümesinin, ona da iç tüketimin ve ekonominin büyümesinin yol açtığı kesin. Bu konuda hemen herkes hemfikir. Ama iç talebi durdurmaya, ekonomiyi soğutmaya, ithalatı azaltmaya ekonomi yönetimleri ve işbaşındaki iktidarlar yanaşmamış. Cari işlemler açığının milli gelirin yüzde 3.5'ini aşması durumunda, devalüasyonlar yaşanmış, krizler olmuş. Yani cari açığa önlemi şimdiye kadar hep piyasa kanlı bir şekilde almış. Ekonominin soğutulmasını bugüne kadar ekonomi yönetimleri yapamamış veya yapmamış. Çözüm nerede? Çözüm geçmişte olduğu gibi zaman içinde ve yine piyasadan gelecek. Ekonomiyi bu duruma kurun düzeyi getirdiyse, düzeltme de buradan başlamak durumunda. Ama bu da kolay bir iş değil. Gerekçeleri aşağıda var. Cari açıkta bu duruma gelmemek için geçmişte bu açıkları vermemiş olmamız lazımdı. Sermaye hareketlerinin serbest, kurun dalgalı olduğu ekonomilerde bu tür düzeltmeler sert ve maliyetli oluyor. Türkiye, giymiş olduğu bu boyunduruğun bedelini bir türlü ödeyecek. Bunun zamanlamasını ise beklentiler ve piyasalar belirleyecek.