Seçime doğru
Demokrat Parti'nin başkan adayı John Kerry'in başkan yardımcısı adayını açıklamasıyla ABD iyice seçim sath-ı mailine girdi. Önümüzdeki dört ay boyunca Amerikan siyaseti seçimlere kilitlenecek. Uzmanların çoğu bu seçimlerin dış politika odaklı yapılacağı konusunda hemfikir. İlk büyük salvoların atılacağı Demokratlar'ın kurultayına kadarsa siyasi gündemi Michael Moore'nin Cannes film festivalinde de ödül alan Fahrenheit 9/11 adlı filmi işgal ediyor. Moore filminde komplo teorisyenlerini hazdan çıldırtacak çürük tezlere de yer verdiği için eleştirildiyse de, anlattığı öykülerin ve sorguladığı meselelerin Amerikan toplumunun ilgisini çektiğine kuşku yok. Önce dağıtıma sokulmayacakken daha sonra Cannes ödülünün de etkisiyle ülke çapında gösterilen film hasılat rekorları kırıyor. Amerikan medyasının 11 Eylül sonrasındaki pısırık, genellikle yönetim borazancısı yayın politikaları nedeniyle pek çok olgudan habersiz, 11 Eylül'ü Saddam'ın düzenlediğine inanabilen Amerikan toplumu da hayatın bazı gerçekleriyle bu film sayesinde karşılaşıyor. Amerikalı siyaset bilimci Jackie Stevens'e göre başkanlık seçimleri bu filmle Bush arasında yapılacak neredeyse. Seçimlere dört ay kala en etkili muhalefetin bir filmden gelmesi ise Demokrat aday Kerry'nin etkisizliğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyordu. Vergi politikaları nedeniyle gelir eşitsizliğinin arttığı, işsizlikte artış yaşanan ve çalışanların sosyal güvenlik eksikliği nedeniyle kendilerini sürekli tedirgin hissettikleri bir ortamda Kerry durumu seçmen desteğine tahvil edemiyor. Üstelik Bush'un ulusal güvenlik konusundaki güvenilirliği Irak'taki fiyasko nedeniyle sarsılmışken.
Edwards her pazar kilisede Özetle söylemek gerekirse bugünden bakıldığında, destek oranı yüzde 42'ye düşmüş olan Bush'un seçimleri kaybetmesi mümkün ancak Kerry'in kazanıp kazanamayacağı meçhul duruyor. Bu başarısızlığı Amerikan toplumunda iktisadi açıdan kaybedenler arasında yer alanların oy verme tercihlerindeki gariplik bir ölçüde açıklıyor. Küreselleşmeden en ağır silleyi yiyen, gelir düzeyleri düşük Amerikalılar dini muhafazakar siyasetin merkezine yerleştiren Cumhuriyetçi partinin peşinden gidiyorlar. Nüfusun yüzde 61'inin sorunları Tanrı'nın çözeceğine inandığı bir ülkede bu şaşılacak bir durum değil. Kerry'in desteğinin sınırlı kalmasında ikinci nedense adayın kişiliği. Fazla liberal bulunan Kerry, Vietnam gazisi olmasına rağmen toplumda bir elektriklenme yaratamıyor. Başkan yardımcısı olarak seçtiği John Edwards bu bakımdan Kerry'in iki açığını da kapayabilecek özelliklere sahip. 16 yaşındaki oğlunu kazada kaybeden ve acısını içine gömerek konu hakkında konuşmayan Edwards her pazar kiliseye gidiyor. Başkan adaylığı kampanyasında biri zengin diğeri fakir, biri güvende diğeri güvensizlik içinde yaşayan ve araları giderek açılan "iki Amerika"nın varlığından dem vurdu. Fakir vatandaşların büyük şirketler aleyhinde açtıkları davalarda onları savunarak milyoner olan, işçi bir babayla posta memuresi bir annenin çocuğu, sıcakkanlı Edwards tüm bu nitelikleriyle toplumla çok daha rahat iletişim kurabiliyor. Üstelik daha muhafazakar olan güneyin bir eyaletinden geldiği için de kuzeydoğulu Kerry'e bölgesel derinlik de sağlaması bekleniyor. Kuzey Karolinalı senatörün en zayıf noktası ise siyasi tecrübe eksikliği. Kamuoyu yoklamalarına göre, bu seçimlerin kaderini henüz karar vermemiş yüzde on civarında seçmen belirleyecek. Önümüzdeki haftalarda Edwards'ın beklenen enerjiyi Kerry kampanyasına katıp katmadığı da anlaşılır.
|