|
|
|
|
|
|
Herkes halkla ilişki kuramaz.
Aynı şirketten 5 ayrı kişi sizi günün farklı saatlerinde arar. Soruları aynıdır; "Bir mail attık size bu sabah, aldınız mı?" Halkla ilişkiler ne demek? Adı üzerinde. Halkla ilişkiler şirketi ne anlama geliyor peki? Ben size ne yaptıklarını anlatayım. 1. Basın bülteni gönderirler. Basın bülteninde yapılan yanlışları cep telefonundan size bildirirler. Mümkünse gazeteye basılmadan önce düzeltmenizi ve konuyla şahsi olarak ilgilenmenizi söylerler. 2. Bazıları burunlarından kıl aldırmaz. Tarzları budur. Öyle bir havada olurlar ki hayatınızın tek anlamı isteklerini gerçekleştirmekmiş gibi davranırlar. Yine cep telefonunuzdan arayıp örneğin şöyle derler: "Nasıl bu geceye katılmıyor musunuz? Davetiyeniz mi gelmedi? Bence siz asistanlarınızı kontrol edin. Hatta iyi kontrol edin. Bazıları davetiyeleri çalıyor." 3. Kimisi temsilciliğini yaptığı firmanın gaze- tede haber olmasını çok ama çok ister (Kim istemez ki?) Ama bu isteği gerçekleştirmek için farklı bir yol seçerler; "Eğer bu basın bülteni bu hafta içinde yayınlanmazsa işimden olacağım. Gerçekten söylüyorum. Hatta size yalvarıyorum. Patron bana bunun son şansım olduğunu söyledi." Böyle bir durumda ne yapılır? Kuzu kuzu sözünü dinlersiniz, "Yazık" dersiniz, "Benim de bir yardımım olsun". Bir hafta geçmeden aynı telefonu bu sefer müşterisi olan başka bir firma için eder. Cümleler bile değişmemiştir. 4. Aynı şirketten 5 ayrı kişi sizi günün farklı saatlerinde arar. Soruları aynıdır; "Bir mail attık size bu sabah, aldınız mı?" Soru: Aldım ama pek anlayamadım. Sizin bunu ekonomi müdürüne yollamanız gerekmez miydi? Cevap: Siz ekonomi müdürü değil misiniz? - Hayır. - Pardon siz ne iş yapıyorsunuz? 5. Kimi halkla ilişkilerciler ise nedense bir türlü listelerini yenilemez. "Nasıl olur? Sizden Ebru hanım vardı, benim bütün işlerimi hallederdi. Ayrıldı mı gerçekten? Efendim? 2 yıl mı oldu? Ben duymadım. Allah Allah!" 6. Bazıları çok küstah olabilir. "Biliyorsunuz bu firma sizin büyük reklam vereniniz. En az yarım sayfa haber yapmanız gerekir. Haberi önceden bize fakslarsanız... İnanın daha fazla devam edemiyorum. Yazdıkça sinirleniyorum. Ne yazık ki okuduklarınızın hiçbiri uydurma değil. Hepsi yaşanmış hikayeler. Ne mi yapıyorum? Tepki vermemeye çalışıyorum. Pozitif enerji depoluyorum, bir bir gönderiyorum. Derin nefesler alıyorum. Ve ne zaman halkla ilişkiler işinde olan ve bu işi layığıyla yaptığını düşündüğüm kişilerle bir araya gelsem başlıyorum şikayete. Halkla ilişkiler bence dünyanın en zor mesleklerinden bir tanesi. Kolay mı insanlarla uğraşmak? Kolay mı basın mensuplarının dilini konuşabilmek? Ama her önüne gelen de halkla ilişkiler şirketi kurmaz ki be kardeşim. Allem edip kalem ediyor, bir firmayı kendileriyle çalışmaya ikna ediyorlar. Sonrası felaket. Ne tanıtım yapmayı ne de kime nasıl konuşulacağını kestirebiliyorlar. Ev ödevi asla düzgün yapılmıyor ve halkla ilişkiler gibi zor bir meslek grubunu töhmet altında bırakıyorlar. Yapılan organizasyonlar acemi, şirket haberlerinin basın bültenleri imla hataları dolu oluyor. Bazıları ilk işlerinden sonra bakıyorlar ki olacak gibi değil hemen halkla ilişkiler şirketini reklam şirketine çeviriyorlar, sanki o daha kolay. En tehlikelileri ise "Ben bu işi yapmaya devam edeceğim" diye inat edenler. Çünkü sadece inat ediyorlar, başka çalışma yok. "Şimdi pazar pazar nereden çıktı bu?" diye soranınız varsa cevap vereyim. Uzun zamandır yazılması planlanan bu yazı sonunda bir hastane odasında tamamlandı. Annem ameliyat olmuş. Bütün günümü onun yanında geçirmişim. Yaklaşık dört kendini bilmez halkla ilişkilerci tarafından sabrım denenmiş. Daha ne olsun? Ama beterin beteri var. - Alo, Balçiçek Hanım, geçmiş olsun anne- niz iyi mi? İyi teşekkür ederim. Ben kiminle görüşüyorum? - Ben filanca firmadan Aslı, büronuzu aradım, bugün gelmeyeceğinizi söylediler. Ameliyatı öğrendim. Rahatsız etmiyorum ya? Önemli bir şey var mıydı? - Size bilmem ne firmasıyla ilgili bir basın bülteni yolladık. Mutlaka hatırlayacaksınız. Basın bültenindeki organizasyonun tarihi yanlış. 19 haziran yerine 19 temmuz yazmışız. Yarın mutlaka sabah 10 civarı sizi de bekliyoruz. Bir de rica etsem Sabah Gazetesi'ndeki diğer meslektaşlarınıza bu yanlışı bildirebilir misiniz lütfen? Not: Türkiye'de halkla ilişkiler işini titizlikle yürüten çok büyük isimler var. Bazıları ise sadece Türkiye'ye değil dünyadaki önemli şirketlere hizmet veriyorlar. Bizim de göğsümüz kabarıyor. Ama biri bana söyleyebilir mi lütfen her önüne gelen halkla ilişkiler şirketi kurabilir mi allah aşkına? Yani ben istesem mimari büro açabilir miyim? Bunun eğitimi, tecrübesi, kadrosu hiç mi önemli değildir?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|