| |
|
|
Pazarımı isteme benden buz gibi soğurum senden
Her şey pazarda. Bütün hafta ot gibi yaşa kala kala pazarın kalsın. Biricik, gül gibi boş olması gereken pazar, dokuz köyün çarşambası. İnsanın şöyle bir yayılası geliyor. Nerdeee? Evin toplanması, çamaşırın yıkanması lazım. Toplamayı boşver, okunacak bir dolu gazete ve ekleri mevcut. E okudun, belledin diyelim. Sosyalleşmen gerek. İzlenecek filmler, gezilecek yerler, aranacak arkadaşlar... (İmdaat) Eyvah! Aramak demişken, iş mazereti pazarları out cicim. Anne anneanne kabul günüdür de pazar. Geçen pazar evde bezemezken... Zırr kankam Serkan "Yürü Hillside Trio'ya" dedi. Erkek budur! Tutar kolundan çeker alır. (Sesim geluur mu?). Ne o öyle dört bir yanımızdaki mız mız, yan çizen, hayatı ucundan tutan tipler? Hani şu sıkışınca tüyenler. Kızlar o cinsin reçetesini kesiyorum; (gözleri devirerek) "Aşkım sende o kadar fazla sen var ki, bana hiiç ihtiyacın yok. Selametle iki gözüm.."Neyse... Hillside Trio bir teknoloji, bir teknoloji. 2068 uzay merkezi mübarek. Çalışanlar o kadar kibar ki. Sanki öldüm cennetteyim bunlar da gılmanlarım. İlk durak havuz kenarı Planet'de yemek. Ay öyle tatil atmosferi var ki, canım bira içip, en zararlısından tıkınmak çekti. Biradan anlamam, anlayana danıştım. "Gazoz duygulu kızlara Miller, kanırtan anılara Grolsch, Bitburger sana gelmez" dedi. Takdir edersiniz her Türk genci gibi Miller üstü Grolsch yuvarladım. Cajun baharatlı tavuk mamm. Tavuk değil balık sanki, pamuk pamuk. Ardından açık hava sineması. Oldum olası eski filmlerdeki açık hava sinemalarında gözüm vardı. Tam havuz kenarına şezlonglar, minderler dizilmiş. Meyve, içki, kahve, mısır... ne istersen taak servis. Oooo şehirde tek gecelik tatil süperdi valla. Unutmadan bu pazarın sürprizi Park Orman'da Efes Pilsen ve İstanbul Gelişim'in 35. yılı kutlaması. İstanbul Gelişim, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en baba orkestrası. Sezen, Ajda, Neco, Nükhet, Fatih Erkoç ve devler, devler.. Alayı bir arada.. Hayatta bir kere olur valla ben oradayım. Haftaya yazarım da kaçırmayın be usta.
|