|
|
Bu reklamlar niye güldürmüyor?
İki mizah ustasının kalem oynattığı reklamlar kimseyi güldürmedi. Ama kabahat onların değil.
Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz... Yeni nesil Türk mizahının "yılmaz" bekçileri. Her ikisi de şovlarıyla izleyenleri gülme krizine sokuyor, rol aldıkları filmlerde salonları kahkahaya boğuyorlar. İki ünlü son zamanlarda reklam sektörüne de el attılar. Yılmaz Erdoğan, Pepsi reklamında ünlü futbolcularla boy ölçüştü. Yine kendi yazdığı Aytaç Sucuk reklamında ise Beşiktaş Kültür Merkezi'nden mesai arkadaşları rol aldı. Cem Yılmaz da ilki büyük ilgi gören Doritos reklamının ikincisinde kalemi kağıdı eline alıp, reklam metin yazarlığına soyundu. Ama... Sözü geçen üç reklam da mizahın "usta" ellerinden çıkmasına rağmen, ekran başındakileri güldürmedi. Hatta gülümsetmedi bile... Özellikle Cem Yılmaz'ın kumsalda geçen son macerası kimseleri gıdıklamadı. Aslında bu kısmi başarısızlıklardan Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz'ı sorumlu tutmak haksızlık olur. Zira bir şov, tiyatro oyunu ya da film senaryosu yazmak ayrı, reklam metni yazmak ise ayrı bir uzmanlık gerektirir. İyi mizah öyküsü yazan herkes, başarılı bir reklam yazarı olamayabilir. Neden? Çünkü reklamın gerçekleri çok farklıdır. 30 saniye içinde hem ürünü tanıtmak, hem izleyicinin ilgisini ekrana odaklamak, hem düşündürmek, hem doğru mesajı algılamalarını sağlamak, hem reklam vereni memnun etmek, hem aracılık eden ajansın kurallarına uymak, hem de teknik sınırlara ve mali bütçeye uygun davranmak gerekir. Eh bu arada bir de insanları güldürürseniz ne ala! Kuşkusuz Yılmaz Erdoğan da, Cem Yılmaz da birer espri pınarı. Ama onların reklam metni yazması, enjektöre şelaleden su çekmeye benziyor...
|