|
|
|
|
|
Az yemek ve sporla yaşlanmayı geciktirin
|
|
Ne kadar uzun ve sağlıklı yaşayacağınız beslenme ve hayat tarzınıza bağlı. Sebze ve meyveyi çokça tüketip her şartta iyimserliği elden bırakmamak, spor yapmak, az yemek, yoga ve meditasyon yapmak ömrünüzü uzatan önemli detaylar.
İnsanda ölüm için bir gen, yani ölüm geni yok ve ölmekle ilgili bir genetik programlama da mevcut değil. Yaşlanmamız birinci planda hücre çekirdeğindeki DNA'nın ve hücre dış zarının serbest radikallerle zarar görmesine bağlıdır. Serbest radikalleri metabolizmamız üretir ve yaşam biçimimize bağlı olarak oluşumları artar ya da azalır. Demek ki hücrelerimizde serbest radikal oluşumunu beslenmemiz de etkileyebilir. Sadece ne yediğimiz değil, ne kadar yediğimiz de önemlidir.
Ayrıca zararlı dış etkenlerin büyük bir bölümünden de yaşam biçimimizle kaçınabiliriz. Yaşam biçimimizle ömrümüzü uzatabilir ya da kısaltabiliriz. İki insan arasındaki yaşam süresi arasındaki farktan, yüzde 25 genler, yüzde 75 de bireyin yaşam biçimi sorumludur. Açıklık getirirsek, 80 yerine 100 yaşına kadar yaşamış bir kimsenin bu son 20 yılının 15 senesi sağlıklı yaşam biçimine, sadece 5 yılı genlerine bağlıdır. Bir Japon adası olan Okinawalıların yaşam biçimi buna en iyi örnektir. Bu adadaki 100 yaşındakilerin oranı batı ülkelerine göre 4 kat fazladır.
Kuşkusuz Okinawalılar da yaşlanmaktadır. Ancak sağlıklı yaşlanmaktadır. Örneğin, kalp hastalıkları ve inme hemen hemen hiç yoktur ve kanser hastalıkları enderdir. Ancak Okinawalılar batıya göç edip, buradaki yaşam biçimine geçince uzun ömürlü ve sağlıklı olma şanslarını yitirmektedir. Demek ki genlerin önemli ölçüde bir rolü yoktur.
Okinawa yaşam biçimi * Çok az et tüketmektedirler ve genellikle bu balıktır. * Alkol alma ve sigara içme yok. * Besinlerinin dörtte üçü bitkiseldir. Günde 10 porsiyon sebze, meyve, pirinç ve baklagiller (özellikle soya filizleri) tüketmektedirler. * Çok az yağ ve rafine şeker tüketmektedirler. * Tıka basa doyana kadar değil, az yemektedirler. * Bedensel hareketli yaşam biçimleri var. (Yürüme, bahçe işi, dans vb.) * Stresi ilaçla değil, meditasyon ve sosyal ilişkilerle gidermektedirler.
SERBEST RADİKALLERE DİKKAT Yaşlanma hakkında 300'e yakın teori var. Yaşlanmayı açıklayan bir teori, serbest radikal teorisidir. Serbest radikaller tüm vücut hücrelerinde oluşan kimyasal reaksiyonlarla bir elektronunu kaybetmiş olan oksijen molekülleridir. Serbest radikaller solunum ya da sindirim gibi normal vücut aktivitelerinin zehirli atıklarıdır. Bunlar eksik elektronlarını tamamlamak için arayış içindedirler ve bu amaçla vücut hücrelerindeki diğer moleküllere saldırırlar. Eksik elektronlarını yağdan, proteinden ve DNA'dan sağlarlar. Böylece hücrelerimize zarar verip, yaşlandırır. Serbest radikaller ile hücrelerin dış zarlarında olan zararlar, yaşlanmada ana faktördür. Hücreler dış zarı yağ asitlerinden oluşur ve burada serbest radikaller tehlikeli zincirleme reaksiyon başlatabilir.
Hücre zarı zarar görünce besin maddeleri hücre içine alınamaz ve hücre içindeki atıklar da dışarı çıkarılamaz. Böylece hücre yaşlanması başlar. Bir antioksidan olan vitamin E yağda eriyen bir madde olduğundan, hücre zarlarında serbest radikallerin neden olduğu bu zincirleme reaksiyonu önler. Güneş ışınları ve sigara hücrelerimizde serbest radikal oluşumunu hızlandırır. Eğer serbest radikal DNA'dan bir elektron çalarsa, DNA zarar görür. Her gün bu olay 10 bin'i bulur. DNA zararlarının birikiminin yaşlanmaya yol açtığı savunulmaktadır. Acaba sürekli olarak içerden ve dışardan 10 binlerce serbest radikal bombardımanından hücrelerimiz nasıl kurtulmaktadır? Vücudun serbest radikallere karşı özel koruma sistemi var. Vücudumuz yaptığı antioksidanlarla serbest radikalleri zararsız hale getirir. Antioksidanlar, serbest radikallere ihtiyaçları olan elektronları bağışlarlar. Böylece eksiğini gidermiş olan serbest radikal artık hücrelerden ve dokulardan elektron çalmaya kalkışmaz ve kendisi zararsız hale gelir.
Eğer DNA onarım sistemi ve vücudun özel koruyucu antioksidan sistemi olmasaydı; her gün DNA'ya olan 10 bini aşkın serbest radikal bombardımanı sonucu tüm hücrelerde ağır kayıplar olacaktı. Koruyucu sistemin en önemli elemanları hücrelerin bizzat yaptığı antioksidan enzimlerdir. Bunlardan en güçlüleri superoksid dismutaz, katalaz ve glutasyon peroksidaz'dır. Çok şükür ki DNA kusurları onarım enzimleriyle giderilmektedir. Ancak DNA'da zamanla boşluklar olmaktadır. Örneğin aktif bir gen eksilmekte ya da pasifleşmektedir. Bunlar yaşlanmaya ve yaşlılığa bağlı hastalıklara yol açmaktadır.
Normal koşullarda serbest radikallerle rahat baş eden vücut koruyucu sistemi; serbest radikallerin iltihaplar, hastalıklar, kazalar, operasyonlarla, ve de sigara, güneş ışığı vb. dış etmenlerle aşırı oluşması durumunda yetersiz kalır. Antioksidan rezervleri üzerine olan bu hücuma oksidatif stres denir. Daha uzun yaşama olasılığını çok kolay bir yolla; az yemekle artırabilirsiniz. Az kalori alımının ömrü uzattığı bilinmektedir. Hayvanların düşük kalorili beslenmeleriyle ömürleri yüzde 50 uzatılabilmiştir. Düşük kalorili beslenme ile vücut derecesi ve insülin düzeyi düşer.
|
|
|
|
|
|
|
|
|