|
|
|
|
|
Kansere 'hayır' diyebiliriz
|
|
Tedavi süresi en ağır hastalıklardan biri olan kanserin, sağlıklı yaşam biçimi ve beslenmeyle önüne geçilebilir. Kalp hastalıklarından sonra ölüm nedenlerinde ikinci sırayı alan kanserden korunmak için özellikle sigara içmemeye, güneş ışınlarından kaçınmaya ve ölçülü alkol tüketimine dikkat etmek gerekir.
*** Kanserden korunmak elimizde
Güçlü bir bağışıklık sisteminin yanı sıra kaliteli yaşam tarzı ve doğru beslenme biçimiyle de kanserden korunabilmek mümkün. Sigara içmeme, direkt güneş ışınlarından kaçınma, ölçülü alkol tüketimi de bu önlemlerin başında geliyor.
Halk arasında bir insanın kanser olacağı ya da sağlıklı kalacağının bir kader olduğu kanaati yaygındır. Gerçek olan şu ki kanser bir hastalıktır ve sağlıklı yaşam biçimi, özellikle dengeli ve sağlıklı beslenmeyle kanser riski büyük ölçüde azaltılabilir. Tüm kanser çeşitleri genetik nedenlidir. Ya kalıtsal (ırsi) olarak gen bozukluğu anne babadan alınır ya da sonradan zararlı etmenlerle genler bozulabilir. Madem ki kanser genlerdeki bozukluklar sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır, toplumun kanser oluşumunu daha iyi kavraması için önce genler hakkında kısa bir bilgi yararlı olacaktır. Lütfen biraz sabır gösterip bu özet bilgiyi okuyunuz. Tüm vücutta her biri özel işlevleri gerçekleştirmek için uyum yapmış 75 ile 100 trilyon hücre bulunur. Organlar bir arada tutulan hücreler topluluğudur. Hücreler, bileşimi çok kesin bir şekilde kontrol edilen hücre dışı sıvı içinde bulunurlar. Vücuttaki tüm organ ve dokuların temel işlevi, hücre dışı sıvı bileşimini sabit bir durumda tutmaktır. Her hücrede DNA molekülünden oluşan 100 bin farklı gen bulunur. Genler hücrede protein sentezini kontrol ederler. Proteinler hücrenin hemen bütün işlevlerinde anahtar rol oynarlar. Genler yalnızca hücrenin büyüme niteliklerini değil, aynı zamanda hücrenin yeni hücreler oluşturmak üzere bölünüp bölünmeyeceğini ve ne zaman bölüneceğini de belirler. Bu yolla genetik sistem tek hücreli döllenmiş yumurtadan 75 ila 100 trilyon hücreden oluşan bir vücuda kadar gelişmenin her aşamasını kontrol eder.
* Çevre zararlı maddeleri
* Güneşin ultraviyole ışınları
* Röntgen ışınları
* Besinlerin vücutta yakılması sonucu oluşan zararlı atıklar (serbest radikaller) genlerde kusur oluştururlar. Vücudumuzun etkin gen tamir mekanizması vardır. Ancak bu bazen yetersiz kalabilmektedir. Ağır gen kusurları hücrenin genetik yapısını bozmakta, hastalıklara, bağışıklık sistemi bozukluğuna ve kansere neden olmaktadır. O halde genleri zarardan korumak için koruyucu enzim sistemlerinin, bağışıklık sisteminin ve antioksidatif sistemin en iyi durumda olması sağlanmalıdır. Böylece hücre koruma sisteminin ve gen tamir mekanizmasının etkinliği korunmuş olur.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÖNEMLİ Hepimizde her gün kansere dönüşme eğiliminde olan hücreler oluşmaktadır. Şu var ki o hücreler güçlü ve görevini iyi yapan bağışıklık sistemi tarafından fark edilip, zararsız hale getirilir. Yani kanser hücresi olmasına fırsat verilmez. Kanserin oluşması için gerekli koşulları biz hazırlarsak kanser ortaya çıkar. Yaşam ve beslenme tarzımızla kanser riskini önemli ölçüde düşürebiliriz.
Kanser oluşumunda şu 3 ana faktör rol oynar: * Yaş: Yaş ne kadar büyükse, kanserin gelişme tehlikesi o kadar fazladır. Çünkü yıllarca hücrelerimize olan zararların birikimi kanser riskini artırır. * Kalıtımsal (ırsi) yatkınlık: Bazı ailelerde kanser daha sık görülmektedir. *Çevre faktörleri: Sigara, hava kirliliği ve güneşin ultraviyole ışınları ve diğer birçok potansiyel kanserojen etmenlerin yanı sıra, kanser oluşumunda önemli bir faktör de beslenmemiz. Kanser vakalarının yaklaşık 3'te 1'i beslenmenin etkileriyle direkt bağlantılıdır. Bilimadamları yaşam biçimi ve beslenmede yapılan pozitif değişikliklerle kanser olgularının yüzde 40 ila 50 oranında düşürüleceğini bildiriyorlar. Sadece sigara içmemenin kanser riskini yüzde 30 oranında azaltabildiği dünya kanser araştırma merkezi bildirilerinde yer almaktadır. Kanser kadın ve erkekte kalp hastalıklarından sonra ölüm nedenlerinde ikinci sırayı almaktadır. Batı ülkelerinde her 4 kişiden 1'i yaşamının bir yerinde kansere yakalanmaktadır. Bu gerçekler göz önüne alınırsa herkesin kanserden korunmak için elinden geleni yapması akılcı bir yoldur. Sağlığa odaklanan; zararlı dış etmenlerden elden geldiğince kaçınma stratejisi en iyi reçetedir. Sigara içmeme, direkt güneş ışınlarından kaçınma, ölçülü alkol tüketimi bu önlemler arasındadır. Besin maddelerinin sağlıksız hazırlanma biçimleri ve uygunsuz koşullarda depolanması kanseri tetikleyen maddelerin oluşmasına yol açar. Örneğin aflatoksin ve diğer küf mantarları uygun olmayan koşullardaki depolamalarda tahıllarda, fındık ve benzeri ürünlerde ortaya çıkar.
BESİNLERİN ÖNEMİ Beslenmeye bağlı kanserlerin artışı acaba besinlerdeki çeşitli kanserojenlere mi bağlıdır ya da besinlerdeki koruyucu maddelerin eksikliği mi ön planda rol oynamaktadır? Bu sonuncu olasılığı, yani koruyucu faktörlerin kanserden korunmada büyük ümit vaat ettiğini araştırmalar göstermektedir. Genlerinde bozulma olan bir hücrenin kansere dönüşümü onlarca yıl alabilir. Başlangıçta hücrede genetik programı içeren DNA kimyasal ya da fiziksel etmenlerle ya da virüslerin katkısıyla zarar görür, fonksiyonu ve yapısı bozulur. Bu safhada vücudun kendi tamir enzimleriyle DNA hasarının onarılma olasılığı vardır. Ancak zararlı etmenlerin sürekliliği ve vücudun koruyucu mekanizmalarının yetersiz kalması sonucu hücre kansere dönüşür, kontrolden çıkar ve anarşist bir biçimde çevresini tahrip ederek çoğalır, büyür. Bir vaka kanser oluşumuna karşılıklı güçler arasındaki dengenin bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan besinlerle koruyucu maddelerin yeterli alınması ve vücudun kendi koruyucu sistemlerinin güçlendirilmesi kanserden korunmak için çok önemlidir. Örneğin karotinoid, sülfid ve indol gibi bitkisel kimyasallar kanserin başlangıcında önleyici etki gösterirler. Kanserden korunmak için nasıl beslenmeli ve nasıl bir yaşam biçimi sürdürmeli? Bu konuyu önümüzdeki hafta işleyeceğiz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|