|
|
|
|
|
Kötü şaraba Fransız kalın
|
|
MİDENİZE, zamanınıza ve cüzdanınıza kıymak istemiyorsanız, lütfen yabancı menşeili her şarabı "iyi" diye almayın. Üstelik artık Türkiye'de de çok hoş, dünya markalarıyla boy ölçüşecek kalitede şaraplar üretiliyor.
*** Hepsine değil, kötü şaraba Fransız kalın
Yabancı menşeili her şey iyi olmayabilir. Mutsuz olmak istemiyorsanız üzerinde yabancı etiket gördüğünüz bütün şaraplara teslim olmayın.
Bir hafta oluyor. Bizim yazı işlerinden Pınar Şengül aradı. Hazırladıkları bir haberle ilgili sorular sordu. İthal şaraplar, tüketici, üretici... Velhasıl "Türkiye'deki şarap dünyası" üzerine uzun uzun konuştuk. İcap eder miydi bilmiyorum. Halihazır halimiz ise şu idi: Bir dokun, bin ah işit. Ama şurası kesin. Pınar'a anlattıklarım, benim hızımı kesmedi. Neden? Çünkü bu hacimli bir konu. Ve üzerinde düşünmeli ve çalışmalıyız... Bakın... Sanıyorum Mayıs ayının ortası. Fransız Konsolosluğu'ndan bir davet aldım: Bir şarap tadımı için celbediyorlar. Telefon açtım. Gideceğimi bildirdim. Palais de France denilen Fransa'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndaki elçilik binası. Burası Fransa'nın dünyadaki ilk elçilik adresi. Kanuni'nin 1534'deki ihsanı ile bu araziye kavuşan Fransızlar 1831'deki yangını takiben bugünkü binayı inşa ettiler. Beyoğlu, İstiklal Caddesi'nin biraz altında, çok hoş bahçelerle iç içe ama biraz manasız bir anıtsallıkla inşaa olunmuş bir yapıdır. Yine de itiraf etmeliyim. Bu eski "elçilik sarayı'nın" etrafındaki saklı bahçeler, beni her defasında bir mıknatıs gibi çekiverir. Fevkalade hoş bir bahar akşamında saat 20.00 gibi Fransız Sarayı'na ulaştığımda içerisi tıklım tıklımdı. Konu ile ilgili bir derneğimiz de orada, tam üye mevcudu ile tadat düzeninde... Sözü edilen şarap tadımının daha ziyade bir şarap tanıtımı olduğu anlaşılıyordu: İlk önce evsahibimizden şarap nedir, bağcılık nerede yapılır, üzüm nasıl yetişir başlıklı anlamlı ve yararlı bir konuşma dinledik. Fransız Hariciyesi'ne olan hayranlığımız konuşma süresince geometrik bir süratle arttı. Öyle ya... Kimbilir ENA'da (elitist Ecole Nationale d'Administration) daha neler neler öğrendiler de, bize sadece bu kadarını anlatıyorlar.
MİDENİZE, CEBİNİZE KIYMAYIN Ne yazık ki bu projeksiyonlu velud konuşma sadece bir saat içinde bitiverdi. Sıra şarapların "tadımına" gelmişti. Şarap dağıtılan istasyonların başındaki kalabalık nedir? diye soruşturduk: Görevliler işaret almadan şarap servisi yapmıyorlarmış. Bizce de doğrusu bu. Yerinde bir önlem. Maazallah! Ya şaraplar bitiverirse? Ne yalan söyliyeyim, merak ediyorum. Dostlarımızın organizasyon yeteneği Vichy Hükümeti'nden beri artmış olabilir mi acaba? En nihayet yanıbaşımızda bir garson belirdi, bir kadeh şarap da bize servis olundu. Aman yarabbim. Ne söylesek! Nasıl anlatsak! Bu vasatın altında, yok eğer değilse bile zorla yanı başında bir şarap. Fransız dostlarımıza olan sevgimiz emin olunuz bir misli arttı. Öyle ya, bizi bu güzelliklere layık görmüşler, devlet olarak seferber olmuşlar. Minnet duymayalım da, ne hissedelim? Nankör müyüz biz? Kendimi bir gayret dışarı attığımda, Fransız Sarayı'nın önündeki sükunet bahçesi, beni de teslim aldı. Bakın, aziz Türk milleti, sizi temin ederim. Yabancı menşeili her şey "iyi" olmayabilir. Lütfen, hem milletimizin refahı hem de şahsi bekanız için üzerinde yabancı etiket gördüğünüz bütün şaraplara teslim olmayınız. Midenize, zamanınıza ve cüzdanınıza kıymayınız! Şarap ithalatının olabildiği kadar serbest ve kolay hale dönüşmesini tümü ile destekliyoruz. Böyle bir rejimin gerek tüketici, gerekse yerel üreticiler için çok yararlı olacağı hiç kuşkusuzdur. Yeterki bilinçli tüketici, talep düzeyi ile piyasayı da terbiye etsin!
İYİ YERLİ ŞARAPLAR YOLDA İçeriye giren "ucuz" yabancı şaraplar sakın Türkiye'deki güzel gelişmeleri gözden kaçırtmaya! Bakın son üç aydaki iki şarap bile, Türk Şarapçılığı için önemli bir mesafe. İlki Karma. Doluca'nın bu yeni serisi üç şarabı içeriyor. Cabernet Sauvignon - Öküzgözü 2000, Merlot - Boğazkere 2001, Gamay - Boğazkere 2000. Benim favorim, Mürefte'den aldıkları Cabarnet Sauvignon ile Elazığ'dan aldıkları Öküzgözü üzümleri ile üretilen güçlü kırmızı. Kırmızı meyveler ve baharatlarla gövdeli, taneli bir şarap. İki üç yıl içinde daha da hoş olabileceği gözüküyor. İkinci sürpriz Kavaklıdere'den. Cabernet Sauvignon serisi. Üç ayrı şarap. Cabernet Sauvignon, Cabernet Sauvignon Carignan, Cabernet Sauvignon Merlot. Cabernet Sauvignon 2002'ye bordo renkli kırmızı meyveler vişne, böğürtlen ve arka planda meşe kokuları eşlik ediyor. Kavaklıdere, Ege'den aldığı bu üzümün şarabını Fransız meşe fıçılarda bekletiyor. Hem tanenli hem de yoğun bir şarap. Bu şarabın da üç beş yıl içinde giderek hoşlaşacağı kesin. Sadece bugün denemekle kalmayın. Alın ve saklayın...
|
|
|
|
|
|
|
|
|