|
|
|
|
|
Briç sosyete oyunu değildir
|
|
Ahmet Hakan brici, üst sınıfların bir simge özelliği olarak ele almıştı. Acaba gerçek öyle mi? Ya ben de bambaşka bir demagojiye sığınarak "Briç Türkiye'de özellikle askerin oyunudur" desem.
Tatil günlerimde, her zamanki gibi ve her gazeteci gibi yine gazetelerden vazgeçemedim.Ve ben de tüm SABAH okurları gibi gazetemizin içindeki karşılıklı atışmaları izledim. Bir gazetede farklı, hatta tümüyle çelişkili görüşler olması ve bunların güncel polemiklere dönüşmesi, eskiden çok rastlanan birşey değildi. Şimdi bol bol var. Ben de birçokları gibi bunun sonuç olarak bir fikir çeşitliliği ve bir demokratik gösterge olduğuna inanıyorum. Bu tür polemiklere karışma huyum yok. Öncelikle gazetedeki "sanat yazarı" konumum buna elvermiyor, ayrıca yer de vermiyor. (Bunu bir yakınma gibi alanlar, olasılıkla haklıdır). Ama Ahmet Hakan-Hıncal Uluç arasındaki polemikte değinilen bir konu oldu ki, buna ne olursa olsun yanıt verme gereğini duydum. Üstelik kimse de değinip iki satır yazmadı. Bu konu, briç konusuydu. Hıncal Uluç'un briç ve satrancın kendi yaşamındaki yerine ve önemine değinen bir yazısı, Hıncal'la Ahmet Hakan arasında ünlü "Cezayir sokağı/ Fransız sokağı" atışmasında Hakan'a aynen şunları yazdırttı: "Bazıları her ne kadar 'dünyanın en sıkıcı oyunu' dese de, Şiar Yalçın briç dersi vermesi için ikna edilecek ve böylece iyi bir köşe yazarı olmak için ilk adım atılacak". Söz konusu cümle, Hakan'ın "aylaklık günlerinde kendisi için hazırladığı rehabilitasyon programı"nın maddelerinden biriydi ve yazının genel ruhuna uygun olarak, Hakan'ın 'halk çocuğu' kimliğiyle karşı olduğu, ona ters düşen bir dizi işin veya uğraşın arasında sayılmıştı. Bakınız, Ahmet Hakan'ı ünlü Batılı deyimiyle 'Tete de Turc- Türk kafası' gibi görüp bir yumruk da benden diye vurmaya hazırlananlardan değilim. Ahmet Hakan'ı ilke olarak severim, yazılarını dürüst ve içten bulurum. Onun bizim gazetede en azından AKP'ye oy veren geniş bir kitleyi temsil ettiğini bilirim, onun son dönemde bu partiye yakıştırılan sosyolojik deyimiyle "Anadolulu olmak" özelliğine soyunmasını anlayışla karşılarım. Ahmet Hakan'dan yaşı hayli büyük bir meslektaşı olarak şunu söylemek isterim; Hakan zaman zaman fazlasıyla demagojiye sığınıyor. Gerçi yazılarında, seslendiği kitleye özellikle hoş görünmeyi amaçlayarak demagoji yapmayan köşe yazarı artık yok gibi bir şey. Yine de, diğer konular bir yana ama, Hakan'ın briç konusundaki demagojisi fazlasıyla sırıtıyor. Hakan sanki brici 'Batılı tarz yaşamın' ya da üst sınıfların, laik kesimin, sosyetenin, ne bileyim ben, tüm bu ona ters gelen kesimlerin bir simge-özelliği olarak ele alıyor. Acaba gerçek öyle mi? Ya ben de bambaşka bir demagojiye sığınarak "Briç Türkiye'de özellikle askerin oyunudur" desem... Bu oyunu rahmetli İsmet Paşa'nın da Kurtuluş Savaşı'nın en zorlu günlerinde, hatta ondan da önce cephe gerisinde sık sık oynadığını ve kafasını savaşın geriliminden böyle kurtardığını hatırlatsam... Bu oyunun, Encyclopedia Britannica'daki bilgiyle, 18. yüzyıl başlarından beri İngiltere'de ortaya çıktığını, 1970'ler itibarıyla dünyada birkaç yüz bin kişi tarafından oynandığını, sadece Kuzey Amerika'da 6000 briç kulübü olduğunu, briç üzerine 5000'i aşkın kitap yazıldığını ve bunların yılda toplam 1 milyon satış yaptığını söylesem... Bricin türlerinden biri olan Hidiv adlı bir oyunun 1870'ler öncesinde İstanbul'da popüler olduğunu da eklesem... Ben de bir briç tutkunuyum. Daha üniversitenin ilk yıllarında oyun bizim gruba Faruk Sarç arkadaşım tarafından takdim edildi, kısa zamanda benimsendi. Balıkesir Ordonat okulundaki askerliğim sırasında akşamüstleri koğuşlarda, yatakların üstünde oynardık. Sonra hayata atılınca da briçten hiç vazgeçmedik. Belli bir grubumuz vardı, Allaha şükür hala da var. Zaman zaman yeniler katıldı, girip çıkanlar oldu. Kimi arkadaşlarım Türkiye'de de mantar gibi biten kulüplerdeki turnuvalara katılmak ve oyunu daha düzenli bir yarışma atmosferi içinde oynamak yolunu seçtiler.
MEKANIMIZ ARTIK ENKA Briç temelde yalnızca bir şans oyunu değildir. Şansın rolü vardır elbette; elinize iyi kağıtlar gelmesi gerekir. Ama asıl iş düşünmektedir. İyi düşünme, gerekli biçimde oynama, kartları en iyi biçimde değerlendirme. Bu oyunda ihtiyatlılıkla atılganlık, güvenle cesaret, zekayla tedbirlilik en uygun biçimde dengelenir. Ne çok güvenceye sığınmak iyidir ne de büyük risklere atılmak... En iyisi ideal bir karışım kurmaktır; tıpkı hayatta olduğu gibi... Briçte asla büyük paralar dönmez, bu açıdan poker ya da rulet gibi 'aile mahveden' oyunlardan değildir. Brici üst sınıfların, 'sosyete'nin oyunu sanmak, yalnız o sınıfların zeki olduğunu iddia etmekle eşanlamlıdır. Ve Tanrı'nın ya da doğanın zekayı ve de yeteneği insanlara sosyal sınıflarına göre dağıtmadığı gerçeğini yadsımak demektir. En büyük özelliği, insanın kafasını dinlendirmesidir. Bu oyunla tüm gündelik yaşam dertlerinizden uzaklaşır ve sonra, her şeye yeniden başlamak için güven ve moral kazanırsınız. Yıllar boyu evlerde oynadığımız brici, son yıllarda ENKA'nın İstinye yokuşundaki sosyal tesislerinde oynuyoruz. Artık aramıza başta Şarık ve Lale Tara olmak üzere ENKA'cılar ve başka dostlar da karışıyor. Biz onlarla çok mutluyuz ama bilmem onlar bizim biraz gürültücü ve tartışmacı grubumuza nasıl bakıyorlar? Ve brici herkese tavsiye ediyoruz. Ahmet Hakan'a da... Bir kez öğrensin (Ben gönüllü olarak öğretirim), biraz oynasın, bunun 'dünyanın en sıkıntılı oyunu' olmak bir yana, dünyanın sıkıntısına çare olan tek oyun olduğunu sanırım o da kabul edecektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|