| |
Şimdi tam zamanı
İlkesiz siyasetin en iç bulandırıcı örnekleri olan iki ayıplı transferin bir faydası oldu: Siyasette köklü bir reforma ne denli ihtiyaç olduğunu hepimize hatırlattı. Başbakan Erdoğan'ın "Muhalefet hazırsa transferlerle ilgili yeni yasal düzenleme yapabiliriz" çağrısını bu yolda atılmış ciddi bir adım olarak görmek istiyoruz. Erdoğan'ın önerisi ilginç: "Milletvekilinin herhangi bir partiye geçmesi ve üyeliğinin herhangi bir nedenle düşmesi halinde, yedek listeden o partinin milletvekili boşluğunu dolduracağına dair bir düzenleme yapılabilir." İlginç ama eksik. Çünkü Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları'nda bölük pörçük değişikliklerin pek fayda getirmediğini geçmişteki örneklerden biliyoruz. Ne siyasete şeffaflık getirebildi, ne dürüstlük... Ve ne de yozlaşmayı önleyebildi. O kadar ki, sosyal demokrat bir partinin milletvekili, sağ partiye geçebildi ve yeni partisi onu Meclis Başkanvekilliği ile ödüllendirebildi.
Esaslı bir paket Ancak Türkiye'nin yeni ve demokratik bir Siyasi Partiler Yasası çıkarmasının artık zamanı geldi. Yetmez; Seçim Yasası da Batı ölçülerine göre yenilenmeli. Ve paketin tamamlanabilmesi için mutlaka Siyasi Ahlak Yasası da çıkarılmalı. Öyle uzun boylu hazırlığa gerek yok; Türkiye'de demokrasinin gelişmesi için çaba harcayan sivil toplum örgütlerinin "Siyasi reform" konusunda yaptıkları çalışmalar, hazırladıkları raporlar sayesinde çok ciddi bir arşiv oluştu. Ayrıca Meclis'te gerek iktidar, gerekse muhalefet saflarındaki değerli hukukçu milletvekillerinin de bu konuda önemli birikimleri var. Üstelik reformun içeriği konusunda toplumsal uzlaşma da sağlanmış durumda. Çünkü beklentiler ve yapılacaklar belli: Baraj düşürülsün, erken seçimlerin istikrarsızlığa yol açmasını önlemek için seçim dönemi 4 yıla indirilsin, ittifaklara imkan tanınsın, parti içi demokrasi için kongreler ve önseçimler delegelerle değil ilçe ve il seçim kurullarınca onaylanmış tüm kayıtlı üyelerin katılımıyla yapılsın, partilerin gelir-giderlerine tam saydamlık getirilsin, milletvekillerinin parti değiştirmeleri önlensin, partisinden istifa eden Meclis'ten de ayrılsın, milletvekilleri seçildikten hemen sonra işlerini kayyuma devretsin, vb...
Ecevit'i unutmayın AB'nin de Türkiye'den böyle bir siyaset reformu beklediğini biliyoruz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'yi denetimden çıkaran raporunda, "Demokratikleşme sürecinin yüzeysel kalmaması için" Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları'nın değiştirilmesini, Anayasa'nın yenilenmesini önerdi. Ayrıca AB'ye üyelik sürecinde mutlaka bu konu da önümüze getirilecek ve köklü bir düzenleme yapılması istenecek. Hükümetin dış dinamiklerin devreye girmesini beklemeden, son transferlerin toplumda yarattığı tepkileri fırsat bilip, siyaset-çıkar ilişkisinin bağlarını koparacak, Türkiye'yi çağdaş, katılımcı bir demokrasiye kavuşturacak adımları atmasını umut ediyoruz. Yoksa Erdoğan'ın "Topluma ayak bağı olan eski siyaset anlayışını yıktık" söylemlerinin pek inandırıcılığı kalmaz. Bakın Ecevit, onca yıl geçmesine rağmen 1978'deki 11'ler olayının (AP'den bakanlık karşılığı transfer ettiği 11 milletvekili; daha sonra 2'si yolsuzluktan Yüce Divan'da hüküm giydi) ayıbının lekesini atamadı. Siyaset kurumunun kendine çekidüzen vermesi için bu örnek bile yeterli... Not: Çok özel nedenlerle sadece iki gün izninizi rica ediyorum. Pazartesi günü buluşmak dileğiyle.
|