kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Tavşan ve tazı

Farkında mısınız; AB, Türkiye'yi Kopenhag Kriterleri'nde öngörülmeyen bir sınavdan geçiriyor: Sabrını ölçmek.
Bunu "Sinirlerimizin sağlamlığını test etmek" veya "Soğukkanlılığımızın nereye kadar dayanabileceğini merak etmek" diye de yorumlayabilirsiniz.
Bu yöndeki girişimler öyle arttı ki, cevap yetiştirmek neredeyse imkansız hale geldi. Yine de birkaçını aktaralım.
On gün öncesine kadar Türkiye'nin müzakerelere çok yaklaştığını, sadece "Birkaç eksik kaldığını" söyleyen AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, şimdi "pürüzler"den söz etmeye başladı. Ve Ekim ayında yayınlanacak İlerleme Raporu'nun "tertemiz" olması için Ankara'ya öyle bir liste gönderdi ki, insanın Türkiye'nin AB'ye uyum için bugüne kadar hiç çaba harcamadığı izlenimine kapılmaması mümkün değil.
Ağustos sonuna kadar yasal düzenlemelerle giderilmesi istenen pürüzler, yargı bağımsızlığından temel özgürlüklere, askerin siyasette rolünden Güneydoğu'daki duruma kadar birçok başlık içeriyor.
Meclis tatilden çağrılıp istenen yasaların hepsi çıkarılsa bile iş bitmiyor. Ayrıca yine önümüzdeki 1.5 ayda çözümlenmesi istenen uygulamadaki eksiklerle ilgili bir dizi talep de önümüze konuldu. Bunların arasındaki bazı beklentileri iyi niyetle bağdaştırmak için kendinizi epeyce zorlamanız gerekiyor. Örneğin AB, yeni Türk Ceza Yasası tasarısında töre cinayetlerinde cezanın ağırlaştırılmasını yeterli bulmuyor. Ne istiyor biliyor musunuz; "Töre cinayetlerinin engellenmesini!" Olur, Güneydoğu'da her evin önüne bir polis dikeriz.

Bir karar verseler

Bir başka örnek, Verheugen'in pürüz listesinin sızdırıldığı gün, sözcüsü Jean-Christophe Filori de, Yargıtay'ın Leyla Zana ve arkadaşları hakkındaki yeniden yargılama kararı için "AB Komisyonu bu davanın tatmin edici bir sonuca ulaşmamasından üzgünlük duyuyor" dedi.
Bu, "Bir yolunu bulup yargının bu davayı kapatması sağlanmalıydı" imasının diplomatça ifadesi değil mi? Hatırlayacaksınız; Ankara 1 No'lu DGM, Zana ve arkadaşlarını tekrar mahkum ettiğinde de Avrupa Parlamentosu'nun İtalyan üyesi Luigi Vinci, yargıya baskı yapmadığı için hükümete verip veriştirmişti.
Hem yargının bağımsızlığının güçlendirilmesinden söz et, hem de işine gelen konuda yargıya müdahale bekle
Daha geçen ay İstanbul'da "Chirac'la anlaştık, İlerleme Raporu olumlu çıkarsa, Aralık'taki zirvede Türkiye ile müzakerelerin başlanmasını isteyeceğiz" diyen Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in şimdi "Şartlı evet"ten dem vurmaya başlamasına hiç girmeyelim
Ama bizim asıl canımızı sıkan gelişme, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın AB Anayasası'nı referanduma götürme kararı oldu. Şimdi Schröder'in de aynı adımı atması kaçınılmaz. Çünkü AB ile ilgili her konuda Chirac'la ortak politika izliyor. Ayrıca Hıristiyan Demokrat Parti'nin referandum baskılarına direnmesi mümkün değil.
Bu, Türkiye için ufukta yeni tehlikelerin belirmesi anlamına geliyor. Zira hem Fransa'da, hem de Almanya'da "Türkiye'yle ilgili karar sadece liderlere bırakılamaz" diyen sağ partiler, referandumda AB Anayasası'nın yanı sıra, bizim üyeliğimizin de oylanmasını istiyorlar. Böyle bir oylamanın sonucunu kestirmek güç değil.
Sonra da dönüp "Bakın, halk sizin üyeliğinize karşı" deyip, baklayı ağızlarından çıkaracaklar: "En iyisi siz imtiyazlı ortaklığı kabul edin." Veremle korkutup sıtmaya razı etmek hesapları
Başbakan Erdoğan'ın bugün başlayacak Paris gezisinde Chirac'tan referandumla ilgili gerçek niyetlerini öğrenmeye çalışmasında hayati yarar var.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kapanmayan hesap   / 26-07-2004
 Bir lidere veda yazısı   / 25-07-2004
 Abdülhamit'in torunundan Lozan'a   / 24-07-2004
 Mostar'ın Anka Kuşu   / 23-07-2004
 Fırsat penceresi   / 22-07-2004
 Bir krizin perde arkası   / 21-07-2004
 Erdoğan'ın randevuları   / 20-07-2004
 Tavşan ve tazı   / 19-07-2004
 Şimdi tam zamanı   / 16-07-2004
 Sansasyonun bedeli   / 15-07-2004
REHA MUHTAR
Özal'ı limonata mı öldürdü?..
Seyahatten yeni dönmüştü..
ERDAL ŞAFAK
Partiler amip mi?
Ecevit insan aklına, doğaya ve bilime...
AHMET HAKAN COŞKUN
Huzur arıyorum!
Vallahi de, billahi de vakti geldi,...
MEHMET BARLAS
Siyasi danışmanlar asla patronlarına...
ALİ KIRCA
İstifa
Beş yıl önce... Büyük depremden tam tamına 50 gün...
Fener bu kez 12'den vurdu
Fener bu kez 12'den vurdu
İşte sambacı için bazı görüşler: F.Bahçe için şans, rakipler için...
Sıra taraftarda
Sıra taraftarda
G.Saray'ın mabedi Ali Sami Yen, 4 Ağustos'ta Suat Kaya'nın...
Van'da devletin olmadığı 1 saat
Eski milletvekili Bayram adamlarıyla Van polis merkezini basınca,...
Sarıgül'ü hakir görmek yakışmaz
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, kendisiyle ilgili soruya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.