Yaşamın kendisi
Beni bisikletime bindirin". Bu sözleri 1967 yılında Fransa Turu'nda aldığı amfetaminler yüzünden bilincini yitirerek bisikletinden düşen İngiliz Tom Simpson söylemişti. Simpson, hiçbir zaman bisikletine bindirilemedi. Çünkü kısa süre içinde yaşamını yitirdi. Ama Fransa Bisiklet Turu deyince akla gelen en büyük simgelerden biri bu olay. Tıpkı 9 kez Tur'da podyuma çıkmasına karşın 1 kez bile şampiyonluk göremeyen Raymond Poulidor gibi, tıpkı 1906 yılında Tur'u kazandıktan birkaç ay sonra kimbilir hangi nedenden canına kıyan Rene Pottier gibi. Herkes Armstrong'u, Indurain'i, Anquetil'i, Merckx'i, Hinault'yu anımsıyor. Ama ya Henri Desgranges'ı hatırlayan var mı? Politik açıdan pek sempatik tavırlar sergilemese de 1903 yılında Fransa Bisiklet Turu'nu spor literatürüne sokan adam o. L'Auto gazetesinin sahibi, yıllar sonra adı L'Equipe olarak değişecek bu basın organıyla öylesine bir popülarite sağlamıştı ki bugünlerde dağlarda gördüğümüz kalabalığın temelleri taa 100 yıl önce atılmıştı.
Casartelli'nin intikamı Desgranges, turuna öylesine bağlıydı ki 2.Dünya Savaşı nedeniyle verilen arada yitirmişti yaşamını. Onu hayata bağlayan şeydi Tur. Tıpkı Korsan lakaplı Marco Pantani gibi. Hani bu öldüresiye yıpratıcı turda yarışabilmek için neredeyse tamamı doping alan adamlar arasında günah keçisi ilan edilen İtalyan. Pantani'nin aşırı dozda kokain nedeniyle ölümü, Desgranges'dan sadece şekil olarak farklıdır. Mana aynıdır. Lance Armstrong'un yaşamla bağı da Tur sayesinde kurulmuştur. Yakın arkadaşı Casartelli'nin yollardaki ölümünün intikamını almak ona düşmüştür. Kanseri yendikten sonra yaşamda yenilmeyecek bir rakip kalmamıştır artık. Belki de önceki günkü etapta Klöden'i yakalayıp geçen ruhtur, kansere nanik yapan. O ruh, Rominger'e dağlarda ezip geçildiğine inanıldığı sırada kimse anlamadan rakibini yakalayan Miguel Indurain'de de vardı. Ya da mucizevi bir zamana karşı etapla, Tur'u kazandığına inanan Fignon'u üzüntülere gark eden Greg Le Mond'da. Ya peki 1938 ve 1948'de şampiyon olarak 2.Dünya Savaşı arasında pek bir şey değişmediğini ortaya koyan Gino Bartali'ye ne demeli?
Piknikçiler fark ediyor Birkaç yıl önce Balkan Şampiyonası'nda yarışan bisikletçilere yolu kapattıkları için saldıran piknikçiler herhalde dağ etaplarında karavanlarıyla kilometrelerce yol kateden yabancı meslektaşlarını kınıyorlardır. Aslında onların arasında da bizimkilere rahmet okutacaklar yok değil. Bisikletçilere çarpanlar, onların düşmesine neden olanlar. Ama en azından niyetleri kötü değil. Geçen yıl Lance Armstrong, bir seyirciye takılıp düştüğünde Tur'u kaybetseydi inanın pişmanlıktan ölürdü o bisikletsever. En azından gururla anlatmazdı eşine dostuna. Fransa Turu, yaşamın ta kendisidir. Kimi zaman düz, monoton, kimi zaman yokuş yukarı, ızdıraplı kimi zaman ise yokuş aşağı tempolu, hızlı.
|