Bravo çocuklar
11 Haziran gecesi ilk dünya rekoru heyecanını yaşamıştı Türk atletizmi. İşte o coşkulu dönemde Elvan Abeylegesse'nin antrenörü Ertan Hatipoğlu müjdeyi vermişti bizlere, "Süreyya'nın, Elvan'ın başarılarıyla cesaret ve sponsor bulmaya başlayan Türk atletizmi yeni yıldızlar çıkaracak". Onun ne kadar haklı olduğunu anlamamız için çok uzun beklememize gerek kalmadı. İtalya'nın Grosseto kasabasında devam eden Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası'ndan peş peşe gelen final haberleri, Altın Nesil'e sahip olduğumuz umudunu aşıladı bizlere. Selahattin Çobanoğlu, Binnaz Uslu, Aslı Çakır ve Serdar Tamaç'ın dünyanın en önemli atletizm ülkelerinden gelen rakiplerine nasıl üstünlük sağladıklarını görünce müthiş bir sevindik hepimiz. Federasyon Başkanı Mehmet Yurdadön'ün bu sonuçların ardından keyfine diyecek yok açıkçası, "Biz 2008 Olimpiyatları'na en az 20 atletle gitmek istiyoruz. Burada yarışan isimlerden en az 5'i o ekipte olacaktır. Elenen arkadaşlar da gerçekten iyi mücadele ettiler. Onlar da 2008'e kadar üst düzeye gelecek. Böyle şampiyonalarda final koşmak da madalya gibidir". Gelecek garanti Selahattin Çobanoğlu'nu SABAH Spor Ödülleri sayesinde biraz daha yakından tanıyorum. Dürüst, çalışkan, yetenekli ve kendisine verilen destekleri boşa çıkarmayacak kalitede bir insan. Babası Mehmet Çobanoğlu'nun nezaretindeki çalışmaları, onu dünya çapında bir atlet haline getiriyor. Hıncal Uluç ve Cüneyt Koryürek'in özel ilgisine NTV, ENKA ve Turgay Ciner eklenince böyle bir yetenek ülkemize kazandırıldı. 800 metrede Sermet Timurlenk'in 26 yıldır kırılamayan 1:47.23'lük Türkiye rekorunun çok az zamanı kaldı gibi görünüyor. Yahya Sevüktekin'in çalıştırdığı Binnaz Uslu'nun 800 metredeki stili Süreyya Ayhan'a benzetiliyor. Uluslararası Atletizm Federasyonu, IAAF, kendi sitesinde Selahattin ve Binnaz'ın performanslarına ayrı bir paragraf açtı. Artık dünya atletizm otoritelerinin adlarını bildiği Türk atleti sayısı artıyor. Bundan sonra büyük şampiyonalarda meslektaşlarımızın bize soracağı isimler çoğalıyor. Aslı Çakır'ın yeni bir dal olan 3000 steeple'daki performansı akıllara durgunluk verici. Onun arkasında da Nihat Yaylalı gibi geçmişin iyi atletlerinden birinin olması şaşırtıcı değil. Çanakkale'de Serdar Tamaç'ı yetiştiren başarılı antrenör Mehmet Ay'ın da teşekkür listesinde yer alması gerekir. Ortada olan bir gerçek var. Bir sporda kahramanlar yaratıldı mı bunun arkasından mutlaka onları takip edenler gelir. Türk atletizmi, bunun en büyük örneği.
|