|
 |
|
 |
 |
Son Osmanlı'nın Atatürk itirafı
|
|
Mustafa Kemal bizim ailemiz için kötü oldu ama Türkiye için çok iyi bir liderdi
Sultan Abdülhamit'in torunu ve Osmanlı hanedanının en kıdemli üyesi Ertuğrul Osman, Türk pasaportu aldıktan sonra Cumhuriyet Türkiyesi'nde gördüğü star muamelesinden şaşkın.
"Neden bu ilgi? Ben zaten kendimi hiçbir zaman Türklüğümü kaybetmiş görmedim ki! Sürgüne gittik diye bir şey değişmedi. Ben Türk'tüm, Türk doğdum ve Türk olarak öleceğim.
"Ertuğrul Osman kendisine AKP iktidarında sahip çıkılmasını da "Şaşılacak bir durum yok. Ailem yüzyıllar boyunca İslam dünyasının en önemli sembolüydü" diye yorumluyor.
*** Son Osmanlı 92'sinde Türkiye'de 'star' oldu
92 yaşında Türk pasaportu alan Ertuğrul, Osman, Türkiye'de star muamelesi görmesine şaşırmış. "Sürgüne gittik diye bir şey değişmedi ki. Ben Türk doğdum, Türk öleceğim" diyor.
Osman Efendi bir pasaport alınca, hayatı değişmiş. Geçen hafta Türk pasaportu alan Osmanlı hanedanının en kıdemli üyesi ve Sultan Abdülhamit'in torunu Ertuğrul Osman, pazartesi günü New York'tan İstanbul'a ayak bastığı andan itibaren telefonlar durmamış. Daha havaalanından itibaren gazetecilerin akınına uğrayan 92 yaşındaki Osmanlı, eşi Zeynep Tarzı ile birlikte bu yeni gerçeğe, yani Cumhuriyet Türkiyesi'nde "star" oluşuna alışmaya çalışıyor.
ERDOĞAN SAYESİNDE... İstanbul'daki buluşmamızda hayretler içinde soruyor: "Neden bana bu kadar ilgi var anlamıyorum? Tek fark pasaport almış olmam. Nezaket gösterdiler memnunum. Ama ben zaten kendimi hiçbir zaman Türklüğümü kaybetmiş görmedim." Ve ekliyor: "Sürgüne gittik diye bir şey değişmedi ki. Türktüm, Türk doğdum, Türk öleceğim." Ertuğrul Osman'ın Türk pasaportu almasıyla son bulan serüveni, ilk kez geçen yaz Manhattan'da Carlyle Oteli'nde Abdullah Gül ve eşi Hayrinüsa ile çay içmek için buluşmasıyla başlamış. Basına sızmayan bu sessiz buluşmadan sonra Başbakan Tayyip Erdoğan da geçen kış yaptığı ABD gezisinde resmen Ertuğrul Osman ve eşi Zeynep'le buluşarak New York'ta kaldığı Waldorf Astoria Oteli'nde birlikte kahvaltı etmişti. Osman, buluşma sonrasında Erdoğan'ı karizmatik bulduğunu belirtmiş, geçmişte AKP iktidarının Irak savaşı politikasını da benimsemişti. Son Osmanlı, eşi Zeynep'in bir kaç ay önce Türk pasaportuna başvurmasıyla ve 1974'e dayanan bir kanun sayesinde vatandaş oldu.
PAYİTAHT'TAN ESİNTİLER Çevresi ve eşi tarafından "Osman Efendi" olarak bilinen Ertuğrul Osman, yaşına rağmen etkileyizi fiziği ve hiç elden bırakmadığı şakacı üslubuyla dinamizm dolu. Kâh 1930'lar Viyana'sından matrak bir hikaye, kâh Roma İmparatorluğu ya da Hollywood tarihinden bir örnek veriyor. Mavi gözleri ve sert kaşlarıyla yüzü payitahttan geçmiş onlarca sultandan esintilerle dolu. Kendisi de Osmanlı gibi tam bir doğu-batı sentezi. Osmanlı tarihini ve özellikle de resmi tarihin alelacele geçiştirdiği son 30 yılı en ince detaylarıyla, hikaye ve şakalarıyla biliyor. Küçüklüğünde Arapça öğrenmiş. Çocukluğundan Çocukluğundan hatırladığı dedesi Sultan Abdülhamit'e büyük sevgisi var. Eski Ürdün Kralı Hüseyin gibi Ortadoğu liderleriyle yakın dostlukları var. Ama diğer yandan da New York'tan tanıdığım Ertuğrul Osman tam bir Batılı. Manhattan'da oturuyor, opera seviyor, zamanında New York sosyal yaşantısının en parlak isimleriyle dost olmuş. Akşam üzeri aperatifini almaktan da hoşlanıyor. İstanbul'a geldiklerinde Abdullah Gül'ün telefon açıp "Hoşgeldiniz" demesi hem Ertuğrul Osman hem de eşini duygulandırmış. "Yıllar boyu resmi görevliler sizinle görüşmekten korkarken İslami kimliği öne çıkan bir iktidarın sizi sahiplenmesini nasıl yorumluyorsunuz?" diye soruyorum. "Şaşılacak bir durum değil" diyor "Ben de onlar gibi bir Müslümanım. Ama daha da önemlisi ailem yüzyıllar boyu İslam dünyasındaki en önemli semboldü."
TARZİ'NİN KIZIYLA EVLİ Ertuğrul Osman'ın hikayesi, Osmanlı hanedanının diğer fertlerine göre daha şanslı. 1924 yılında saltanatın kaldırılmasından bu yana vatansız, pasaportsuz ve soyadı olmadan yaşıyor. Cumhuriyetin ilanından sonra uzun yıllar Viyana ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinde yaşadıktan sonra 1930'larda babası Burhaneddin Efendi'nin izinden ABD'ye gitmiş. Felsefe eğitimi almış olmasına karşın bir süre sonra, bakmış olmuyor, ABD'de kendi işini kurarak madencilik sektörüne girmiş. Sürekli seyahat ederek Şili, Venezüela, Kolombiya ve Amerika'nın batısında birçok yerde madenleri işletmiş. Manhattan'da Walter Lippman gibi tanınmış yazarlar ve ünlülerle dostluk kurduğu heyecanlı yıllardan sonra kendi işinden emekli olmuş. İlk kez 10 yıl önce Pakize Tarzi'nin kızı ve Afganistan kraliyet ailesinden Zeynep Tarzi ile evlendikten sonra İstanbul'a geldiğinde ABD'den alınan özel seyahat belgesiyle ve Dışişleri'nin özel izniyle şaşakalmış; "Havaalanında herkes Türkçe konuşuyordu. Etrafa bakakaldım. Çocukluğumdan beri böyle bir ortam görmemiştim."
OSMANLI İLE BARIŞMA Son şehzade, Osmanlı nostaljisi yaşamamasına karşın aile tarihine ve Osmanlı mirasına bağlı. Türkiye'nin böyle olmamasından şikayetçi. "Türkiye ileri gidebilmek için Osmanlı geçmişiyle barışmak zorunda. En önemli miras diyor" Ona göre bu Türkiye'nin aşması gereken bir psikolojik evre. Buna karşın bazılarının arzuladığı şekilde Osmanlı'nın yeniden canlanarak Türkiye'nin Ortadoğu'da lider olabileceği düşüncesine şüpheyle bakıyor. "Her imparatorluğun bir ömrü var. Bu günümüzde gittikçe kısalıyor. Antik Yunan'da 3000 yıl, Romalılar 1500 yıl, biz Osmanlı 700 yıl hüküm sürdük. İngiliz İmparatorluğu 200 yılı aşmadı. Artık faks ve internet çağında bu çöküş daha da hızlandı."
DOLMABAHÇE'DE BOTOX Osman Efendi, 1924'den beri hayatını "Osmanlı nostaljisi" değil kendi realitesi üzerine kurmuş. Saltanat sürseydi, bugün padişah olacaktı. Ama bu gerçek onun yıllar önce kafasından sildiği bir durum. İstanbul'da olmanın psikolojik etkisini soruyorum: Her köşe başında dedenizin, büyük amcanızın ya da sülalenizden birinin yaptırdığı bir saray, bir çeşme ya da yalı var. "Hiçbir etkisi yok" diyor. "Hiçbir zaman böyle bakmadım, siyasetle ilgilenmeyi hiç düşünmedim. Yalnızca Türkiye'yi takip ettim" İstanbul'da Boğaz'ı ve Swiss Otel'in manzarasını sevdiğini söylüyor. Çırağan Sarayı deyince, o pembe mermerleri, fıstık yeşili duvarları hatırlayıp yüzünü buruşturuyor "Osmanlı'da öyle bir estetik var mıydı bilemiyorum." Eşi Zeynep Hanım daha da sözü hiç dolaştırmadan espriyi patlatıyor "Çırağan Sarayı Arap'ın Türk'ten intikamıdır."
EN BÜYÜK İLGİ ALANI OSMANLI COĞRAFYASI New York'ta Osman Efendi ve Zeynep Hanım'ın Manhattan'daki evini ziyaret etmek, gazetedeki haber toplantılarına girmek gibidir. "Irak'ta dün olanları okudun mu? Afganistan'da seçimlerin ertelenme olasılığı var. Falanca ülke için düşünülen yeni lideri halkın benimsenme şansı yok" gibisinden eski Osmanlı coğrafyasında olan her şeyi yakından takip ederler. Yalnız gazete başlıkları değil, o ülkelerin demografik yapısını da tüm detaylarıyla bilirler. Osman Efendi bu ilginin yalnız "seyirci" olarak olduğunu vurguluyor.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|