|
 |
|
 |
'Kader çizgimi belirleyemem'
"Bir dahaki sefer Paris'e Cumhurbaşkanı olarak mı geleceksiniz" sorusuna Başbakan'ın yanıtı bu oldu
Başbakan Erdoğan cevabı uzun süredir merak edilen bir soruyla ilgili olarak ilk kez görüş beyan etti. Erdoğan Paris muhabirimiz Belkıs Kılıçkaya'nın "gelecekte Cumhurbaşkanı olma ihtimali"yle ilgili sorusunu "Kaderimi kendim belirleyemem" deyip ucu açık biçimde yanıtladı.
Belediye, Parti Başkanı, Başbakan, sonra... Erdoğan bu yanıtı Kılıçkaya'nın "Paris'e ilk gelişinizde belediye başkanıydınız, ikincide parti başkanı, üçüncüsünde ise başbakan; bir dahaki gelişte sizi Cumhurbaşkanı olarak mı göreceğiz" sorusuna verdi.
'İslamcı lider' imajı nasıl değişti Başbakan önceki gezide "İslamcı lider" olan imajının "Avrupa'yı isteyen lider"e dönüşmesinde Paris'teki temasları sırasındaki kendini anlatma çabalarının katkısı olduğunu söyledi.
*** AB'ye 'İslamcı değilim' dedim
Fransız medyasındaki 'İslamcı lider' sıfatını değiştiren Başbakan Erdoğan, üç gün boyunca kamuoyunu Türkiye'nin AB üyeliği için iknaya çalıştı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Paris'te üç gün boyunca Türkiye'nin AB üyeliği için Fransız kamuoyunu ikna etme çalıştı. Çok sayıda görüşme yaptı. Neredeyse 5 dakika bile "es" vermeyen Erdoğan, bu ikna ziyaretinin sonuçları içinse iyimser. Kasım 2002'deki ziyaretinde "İslamcılar'ın başı", "Müslüman lider" sıfatlarıyla anılan Erdoğan, bu kez Başbakan olarak geldiği Fransa'da "Türkiye'nin üyeliği için bastıran siyasetçi" olarak anıldı. Erdoğan son gün Paris'te kaldığı Lafayette Oteli'nde Sabah Gazetesi'nin sorularını yanıtladı. Sigaradan nefret eden ve yanında kimsenin en yakın kurmaylarının dahi sigara içmesine müsade etmeyen Erdoğan, bu röportajı Belkıs Kılıçkaya'ya sigarayı bırakışının yıldönümü hediyesi olarak verdi.
* Siz Paris'e ilk geldiğiniz zaman belediye başkanıydınız (Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da o zaman Paris Belediye Başkanı'ydı). İkinci geldiğinizde bir partinin genel başkanıydınız. Bu defa üçüncü gelişiniz ve artık başbakansınız. Acaba bir dahaki geldiğinizde de Cumhurbaşkanı mı olacaksınız? Özelikle de kader çizgisi içindeki yol haritasını bizim belirleme yetkimiz yok. Şu anda bulunduğumuz görevde başarılı olmaya çalışıyoruz. Biz kadro hareketiyiz. Hükümetteki ve parlamentodaki arkadaşlarım, ülkemiz için en iyi neticeleri alma gayreti içinde.
* Siz belediye başkanı olarak ilk gelişinizde bir soru üzerine "bu bir bayrak yarışıdır. Elbette bu partinin lideri bu bayrağı taşıyamazsa elinden alırız" demiştiniz. Üstelik de partiniz çok otoriter anlayışla yönetilen bir partiydi. Bütün bunları öngörmüş müydünüz? Bu cevabın önünde arkasında neler vardı hatırlamıyorum. O zaman zaten siyasetten yasaklı konumdaydım. Partimiz hakkında dava vardı. Benim belediye başkanlığım düşmüştü ama partimle gönül birlikteliğim devam ediyordu. Bugün beraber olduğum arkadaşlarım o zaman oradaydılar ve o parti kapandı. Bu işin bu partiyle yürüyemeyeceği kanaatine vardıktan sonra da malum partimizi kurduk. Üç yaşına yaklaşan partimiz, ilk seçimde Türkiye'nin bir numaralı partisine döndü.
* Geçen defa Fransız medyasında size ve partinize çok kuşkulu yaklaşılıyordu. Başlıklarda İslamcı lider, İslamcılar'ın şefi ifadeleri kullanılıyordu. Bu defa medya sizden daha fazla Avrupa'yı isteyen bir lider olarak söz etti. Bu değişim burada görüştüğünüz Fransız siyasetçiler için de geçerli mi? Size en çok neler sordular? Hala öyle görmek isteyenler yok değil. Biz de kendimizi anlatmak göreviyle yükümlüyüz. Partimize İslamcı parti diye yaklaşanlar var. Ben de onlara bu partinin din eksenli olmadığını açıkça ifade ettim. Din üzerinden siyaset yapılmasını kabul etmediğimizi, dinin bir rant aracı olacak kadar ucuz olmadığını söyledim. Bizim partimizin çatısı altında dindar insanlar da vardır, dini hayatına çok az katmış insanlar da, hiç katmamış olanlar da vardır. Bunları tespit etmek yahut ayıklamak gibi bir görevim olamaz. Biz ilkelerimizi açıkladık prensiplerimizi belirledik. Bu ilkeler doğrultusunda bu ülkemize hizmet etmeye çalışıyoruz. Yabancılara da bunları anlattık.
* Yani olumlu değişimler gözlediniz. İşte basında yansımalarını görüyorsunuz. Geçmişle mukayesesini yaptığımız zaman elbette ciddi anlamda bir olumlu değişim gözleniyor.
* Chirac sizden Türkiye'nin Fransız kamuoyunda biraz daha iyi tanıtılması için uğraşmanızı istemişti. Bu amaçla buraya geldiniz. Fransa kamuoyunu ikna edebildiğinizi düşünüyor musunuz? Zaten siyasi partilerin hemen hepsiyle görüşmeye çalıştım. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı, Başbakan, senato, meclis, neredeyse etkili herkesle görüştük.
* Kendinizi en çok kimlerle konuşurken rahat ve iyi hissettiniz? Hepsinin yanında rahat ve iyi hissettim.
* Peki Chirac'la? Tabii ki. Zaten epeydir O'nunla varolan bir dostluğumuz var.
* Şu andaki hükümetin Sanayi Bakanı Patrik Deveciyan ayaküstü bir sohbetimizde "Avrupa komiserlerine, Türkiye, Ermenistan sınırını kapalı tutuyor, açmalı dedim." diye propaganda yaptığını aktardı. Fransızlar'dan size bu yönde bir telkin geldi mi? Hayır bu konuda hiç geçmedi. Ancak biliyorsunuz Ermeni soykırımı konusundaki düşünceler iletildi. Biz de Türkiye'nin böyle bir sorunu yoktur dedik. Türkiye'ye karşı böyle olumsuz tavır alanlara biz de tavrımızla olumsuz tavır takınanlara karşı biz de olumsuz tavır alırız. Ama biz diyoruz ki bu işi tarihçilere bırakalım. Biz siyasetçiler yeni bir dünyanın kurulması gayretinde olalım. Şu anda Ermenistan'a yönelik olarak çok ciddi bir olumsuz tavrımız da yok. Hava sahası Ermenistan'a karşı açık. Kapılarımızı da açabiliriz ama Ermenistan'dan da beklentimiz var. Türkiye'nin sınırları üzerinde hala tasarrufta bulunma düşüncesi var. Hala Ermeni soykırımı kampanyası yapıyor. Bunun azmi ve gayreti içinde biz de tabii olumlu yaklaşamayız.
* Fransa ile Türkiye nükleer enerji konusunda görüşme halinde dediniz. Nükleer enerji Türkiye'ye ne getirecek, niçin geliyor? Dünyada bugüne kadar nükleer enerjiyi kullananlara ne getirdiyse, bize de onları getirecek.
BELKIS KILIÇKAYA / PARİS
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|