|
|
Meclis'ten 'Finansal dedektiflik' önerisi
TBMM, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu (TMSF) her yönüyle masaya yatırdı. Türk bankacılık sisteminin açıkları tüm çıplaklığı ile gözler önüne serildi. Meclis'te kurulan araştırma komisyonu, birbirinden ilginç sonuçlara da ulaştı. Üzerinde durulan asıl nokta, bankaların gözetim ve denetimi" oldu. Geçmişe takılıp kalmak yerine, gelecekte benzeri sorunlarla karşılaşmamak için bugünden alınması gereken önlemler sıralandı. IMF ricasıyla Fransız ve İngiliz uzmanlara havale edilen işlere, milletvekilleri herkesten önce sahip çıktı. Titizlikle yazılan "bankacılık sağlık raporu"nda "yerinde denetim", "uzaktan inceleme" ve "bilgi işlem hizmetleri"ne ilişkin kritik saptamalar dikkati çekti. Hazine'ye 8.5 katrilyon liraya malolan "İmar Bankası Olayı"ndan da dersler çıkarıldı. Örneğin, BDDK mali bünyesi sorunlu bir bankaya "yetkili yönetim kurulu üyesi" atıyor ama sonuç değişmiyor. Neden? Meclis'e göre, iki temel eksiklik var: 1- Bankalara atanacak yönetim kurulu üyelerinin BDDK'ya sunacağı raporların gönderilme süresi ve içeriği kesin kurallara bağlanmalı. 2- BDDK, atadığı yönetim kurulu üyelerinin bilgi ve belgelere zamanında ulaşabilmesi için bankaları uyarmalı, hatta yaptırım uygulamalı. Büyük Millet Meclisi'nin ustaca yakaladığı bir ayrıntı da "iç kontrol mekanizmasındaki zayıflıklar" ve "bilgi işlem sistemlerinin yarattığı riskler." İmar Bankası'ndaki vurgunun tekrar etmemesi için "Finansal Dedektiflik" formülünü ortaya atan milletvekilleri, şu reçeteyi kaleme aldı: * Bankaların bilgi-işlem hizmetlerini dış kaynaklardan almaları durumunda, bu hizmeti sağlayan şirketle banka arasında BDDK'nın onayı ile sözleşme yapılmalı. * Bankaların sır saklama yükümlülükleri, dışarıdan hizmet veren kurumlar için de bağlayıcı ve caydırıcı olmalı. * Bağımsız dış denetçilerin sorumluluğu artırılmalı. Banka genel kuruluna girmeleri sağlanmalı. * Mali bünye incelemelerinin hızlı ve etkin bir şekilde tamamlanabilmesi amacıyla yeminli murakıplara bilgi-işlem uzmanı desteği verilmeli. * Bilgi işlem sistemlerinin kasıtlı olarak veya herhangi bir kasıt olmaksızın yanlış işlemesi, gerçek işlemleri içermeyen kayıtların girilmesi gibi riskler ayıklanmalı. "Bilgi işlem süreçleri denetimi" başlatılmalı. * Bankalarda finansal dedektiflik gerektirecek işlemlerle karşılaşılabileceği için ilgili kamu kuruluşlarından yardım alınmalı.
İşin ahlâki yönü Hazine bonosu ve devlet tahvillerinde yatırımcı güvenini sürdürmek için müşteri adına saklama modeline geçilmesini isteyen Meclis, BDDK ve TMSF Araştırma Komisyonu üyeleri, finans sektöründe "etik değerler"in önemine de değindi. Milletvekilleri, çıkış yolunu şöyle tanımladı: "Bankaların üst düzey yöneticileri ve ortakları tarafından gerçekleştirilebilecek usulsüzlükleri öngörmenin veya tamamen engellemenin kesin bir yolu yoktur. Bu durumun ancak bankacılık lisanslarının verilmesi ve bankaların ortaklık yapılarının değişmesi sırasında kurucuların veya ortakların moralitesinin ciddi bir şekilde değerlendirmeye alınması ile bir ölçüde engellenmesi mümkün!"
|