|
|
AİHM neyi onayladı?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), türbanın radikal bir dayatma simgesi haline getirildiği için sadece kişisel dini bir seçim olarak yorumlanamayacağını, buna bağlı olarak yasalarla belirlenmiş kamusal alanda da kullanımının kişisel tercih olarak kabul görmesinin mümkün olmadığını onaylamış oldu. Durum böyle olduğuna göre bundan böyle ülkemizde ve Avrupa'da Anayasa Mahkemesi kararlarına karşın uluslararası bir üst makam olarak AİHM'ye başvuranların yasalarla belirlenmiş alanlarda türban takmayı bir özgürlük savaşımı olarak sürdürmekten vazgeçmeleri gerekir. Ülkemizde toplum içinde giyim kuşam yönünden kendi tercihleriyle var olmak isteyenlerin hiçbir engelle karşılaşmadıklarını, ancak kamusal alan sayılan yerlerde yasalarla belirlenmiş protokollere uyarak var olabileceklerini hepimiz biliyoruz. Yani ülkemizde din ve ibadet özgürlüğü var. Burada söz konusu olan yasalara uyum sağlamak... Temel varoluş değerlerini belirleyen yasalar değiştirilemeyeceğine göre ve yasalara uymak gerektiğini hepimiz kabul ediyorsak, bu sorun artık çözümlenmiş sayılmalıdır. Aksi takdirde kendi tercihini mevkiinden güç alarak dayatanların dünyası ile baş başa kalırız. Bunun adı da düzen olmaz, kaos olur. Bir hukukçu olarak Cumhurbaşkanının yasalara uymasını bile keyfi bir tavır gibi değerlendirme eğiliminde olanlar neyi söylemek istiyorlar? Hangi Cumhurbaşkanı yasalara uymamayı tercih konusu yapabilir? Artık laik düzenin, herkesin birlikte var olmasının şartlarının yasalarla düzenlenmiş bir toplum düzeni olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Yurttaşlar olarak yasal uygulamaların sağlanmasının hepimizi bağladığı gerçeği bir yana, bu kararda Batılı olmak adına imzaladığımız uluslararası anlaşmalar gereği, hukuksal alanda üst merci kararlarını istediğimiz gibi algılama serbestisine, yani işine gelene uyma keyfiliğine artık bir son vermemiz gerektiğini algılamamız gerekir. Batılıların, uyum yasalarını çıkarmayı değil, uygulamaları ölçü almaktaki ısrarlarında ne kadar haklı olduklarını, bu tip kararlarda gösterdiğimiz tavırlar hem onlara hem de bize gösteriyor. Bu konuda biraz daha kavramsal ve rasyonel düşünüp davranmak zorundayız. SEVGİ ÖZKAN (Sosyolog) - İSTANBUL
|