Kaymak tabaka yağ tabakası olduğunda
AKP, CHP'den sözde ilkeleri uğruna istifa eden iki milletvekilini (daha önceki gibi) güle oynaya kabul ederek asıl kendi iddialarına ihanet etti. Meclis'teki müthiş gücüne rağmen, bu ciddi bir zayıflık belirtisi. "Sıradan merkez sağlaşma"nın ve sığlaşmanın emaresi. Bunun bir başka manası daha var. "Güç"ten anlaşılanda, derin bir mana ve terkip kayması.
*** Kenarda kalanların, sadece dini eksende değil, toplumdaki her türden mağduriyetin isyanında "halkın partisi" olarak yükselen AKP'de, yer yer "yeni zenginler"in, "sınıf atlamışlar"ın hazımsız heyecanı görülüyor: Toplum içinde de bir zamanlar kendilerini horlamış, ciddiye almamış, adam yerine koymamış, hatta aşağılamış kesimler nezdinde güç gösterisi. Türkiye iş ve medya dünyasının oportünist, yavşak, korkak, sinsi, güce yamanan, yılışık alışkanlıkları ile gündelik çıkarları ve sabıkaları, toplumun "kaymak tabakası"nı "kirli, cıvık bir yağ tabakası" halinde tutuyor. Sermaye yahut medya açısından çok güçlü görünenlerin, iktidarların iki dudağı arasında derin korkular içinde güçsüz de oldukları bir ülke burası. Lakin, iktidarlar da, ne denli "halkın partisi", ne denli "güç odaklarına rağmen iktidar" olsalar da, aynadaki güçlü suretlerini diğer güçlülerin yanına koymakta gecikmiyorlar. "İlkeler ve iddialar"ın ilk terk edildiği cephe burası. "Kendini beğendirme", elindeki gücün yarattığı korku karşısında "yağ tabakası" haline gelenlerin "naylon beğenileri, yalaka alkışları" karşısında gururlanma zaafı. "Sosyeteye dahil olma" hazzı. Bir zamanlar aralarına dahil etmeyenleri, şimdi "iktidar" marifetiyle fetih tatmini. Yurtta ve cihanda!
*** "Halk partileri" ilk yamulmayı, ilk dumura uğramayı, ilk "ne oldum budalası" olmayı, bu yağ tabakasının marifetiyle yaşar. Kendi gücüne şaşar. Gücün bu tabakaları eritişine, onları süklüm püklüm edişine, kamburlarını çıkartışına, ceketlerini ilikletişine, el pençe divan durduruşuna önce şaşar, sonra bayılır, ardından ayılır ve müptelası olur. Randevu talepleri, açılış davetleri, düğün kuyrukları, hediye paketleri, gazete manşetleri, televizyon cilaları, ricalar, minnetler, ayağa kalkmalar, alkışlar, yakarışlar, yalvarışlar. Dingil kırılır, endazeden çıkılır, pusula şaşar, yörünge kaybedilir. Sözde güçlü görünen ruhu bozuk eziklerin karşısındaki böbürlenmenin kaynağı olan mutlak iktidar, iktidar yapan sayılar, parmaklar, artık bir "toplumsal gerçek, siyasi ve ekonomik bir başkaldırı" olmaktan çıkar, gücün aritmetik gıdası haline gelir. Ne kadar çok parmak olursa, o kadar güçlüsün! Ne kadar güçlüysen de, o kadar itibarlısın!
*** O yüzden, ilkeler yavaş yavaş, belki de hızla, yerlerini fırsatlara, yaptım oldulara, oldu bittilere, amaç için her yol mübahlara terk eder. Nasıl iş ve medya dünyası ile "paranın iştahı ve korkuları" üstünden biat ilişkisi kurulmuşsa, onun daha süflisi parlamentoya da taşınır. "İşadamı mebuslar" kaşınır. Oradan oraya taşınır. AKP de, Türkiye siyasetinin bu kadim arazisine uyma teamülü ve tahammülü gösterdiği her an, daha güçlü olduğunu zannederken, asıl güç kaynağını, ilkeler vaat ettiği halk desteğini rendelemenin eşiklerine gelecek. Gücün gururu ve iktidarın mağruru, her daim onurlusu manasına gelmez!
|