| |
|
|
Canlı bilgisayarlara ne kadar yakınız..
Av'ı bitirdim.. Av Altın Kitaplar'dan çıkmış bir roman.. Yürüme bandında okuduklarımdan.. Michael Crichton yazmış.. Sevdiğim yazarlardandır. Harvard Tıp Fakültesi mezunu.. Dünyanın en itibarlı doktorlarından biri olacak diplomaya sahipken yazarlığa soyunmuş. Filmler yapmış.. Andromeda Strain, Jurassic Park, Time Line size bir şey ifade ediyor mu?. Acil Servis Tv dizisi de onun. Kitapları 30 dilde, 100 milyondan fazla sattı, 12 romanı film oldu. Bilim kurgu yazıyor Crichton.. Peki niye best seller.. Çünkü okurken hissediyorsunuz ki, yazdıkları olabilecek şeyler.. Bugün, ya da yarın.. Ama pek yakın.. Sizi okurken heyecan, hatta dehşet içinde bırakan şey de bu.. "Ben yaşarken olacak şeyler bunlar.. Hatta kimbilir, belki de bir yerlerde oluyordur" diye düşünmeye başlıyor ve kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.. Av'ın temelinde Nanoteknoloji var.. Şimdi nedir bu nanoteknoloji.. İnsan kılının kalınlığından bin kat küçük bir makine düşünebiliyor musunuz?. Bir metrenin yüz milyarda biri bir makine. İnsan yapımı.. Neye yarayacak?.. Minnacık bilgisayar parçaları olacaklar.. İnsan vücudunun derinlerine dalıp, kanserli hücrelere varacaklar.. Akla sığmaz yeni savaş silahlarına dönüşebilecekler. IBM, Fujitsu, Intel gibi dev şirketler, Amerika Birleşik Devletleri bu teknoloji ile ilgili yatırımlara milyonlarca dolar harcıyor. 2002 yılında bu teknoloji ürünlerini vermeye başladı. Kendi kendini temizleyen pencere camı imal edildi. Antibiyotik ve yanmaz nano kristal yara bandı piyasaya çıktı. Buraya kadar sorun yok.. Sorun 1980'de bir NASA (Amerikan Uzay Ajansı) bildirisi ile açıklandı. Metrenin 100 milyarda biri küçüklüğünde bu makineleri, canlı hücreler olarak yapmak mümkün.. Bu hücreler kendi kendilerine üreyebilecek ve her yeni kuşakta evrim geçirecekler. Yaşam süreci içinde kalabilmek için öğrenecek, uyacak ve savaşacaklar. Onları önce insanlar yapacak.. Ama öğrenme, uyum ve yaşam savaşı sonunda nereye gelecekler?. Yaşam süreleri çok kısa olduğu için bir saat içinde mesela yüzlerce kuşak gelip geçmiş olacak. Her kuşakta yeni bir öğrenme ve gelişme ile.. Peki o zaman bu çağdaş Dr. Frankenstein canavarını kontrol etmek ve durdurmak mümkün olacak mı?. Bilim adamları "Hazırlıksız olan toplumlar, başa çıkmakta başarısız olurlar" diyorlar. Başarısızlık, insanlığın sonu demek.. Atmosferdeki muhtemel felaketlerden, nükleer sona erişten, çevre kirliliğinden çok daha yakın ve büyük bir tehlike bu.. Ne kadar yakın.. Bilim adamları "10 yıl" diyorlar.. Devletler, güçler bilgisayar virüsü yapanlarla savaşıyorlar.. Peki sonuç?.. Kötüler her zaman var.. Yarın canlı bilgisayar virüsleri, maceraperestler tarafından üretilmeye başlamaz mı?.. Garantisi var mı?.. Av, Nevada'da çölün ortasında kendi kendine üreyen canlı makineler yapan gizli bir fabrikanın etrafında olanları anlatıyor. Gayet kapalı ortamlarda yaratılan canlı makineler bir yolunu bulup çöle kaçıyorlar. Ve çölde sürüler oluşturarak, hızla üreyerek ve akıllara seza bir hızla evrim geçirerek bir felaket halini almaya başlıyorlar. Kitabın girişinde yer alan, bir bölümünü size naklettiğim bilgileri de okuyunca her satırda "Neden olmasın" demeye başlıyorsunuz.. Michael Crichton'un harika üslubu da buna eklenince, Av kolay okunan, ama okunması da gereken bir yazlık, bir tatil romanı oluyor.
|