| |
Kürt sorununu AB çözüyor
Türkiye'de "devlet-birey" ilişkileri çağdaş bir demokrasinin arzuladığı düzeyde olsa, geçtiğimiz acıların hiçbirini yaşamazdık. İnsanların ana dillerini özgürce konuşmalarından ve kültürlerini rahatça geliştirmelerinden tutun da, yaşadıkları bölgenin sosyo-ekonomik sorunlarını siyaset aracılığıyla duyurmalarına kadar her tür demokratik hak devlet-birey ilişkilerinin çağdaş olduğu ülkelerde gayet normaldir. Zaten, Kürt sorunu da dahil birçok konuyu AB sürecinin çözmesi de bu yüzden... AB, cumhuriyeti demokratikleştiriyor...
Uyum yasalarının titizce uygulanmasını arzulayan Yargıtay Başsavcılığı'nın DEP'li milletvekillerinin hapis yatmasına müdahalesi de, Kürtçe yayın da AB sürecinin sonuçları... Nitekim, gerek hükümet, gerekse DEP'li dört milletvekili bu noktada mutabık gözükmekte. Dünkü Hürriyet gazetesinde Turan Yılmaz'ın haberi bunu teyit ediyor: "Eski DEP'liler de önceki gün görüştükleri Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve AKP'nin Güneydoğu kökenli milletvekillerine, 'AB sürecini olumsuz etkileyecek hiçbir girişimi bizden beklemeyin' mesajını verdiler. Gül ve Güneydoğu kökenli AKP'liler, Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak'a şu mesajları ilettiler: Devlet olarak demokratikleşme doğrultusunda önemli adımlar atıyoruz. Bu sürece herkesin katkı sağlaması gerekir. Kimse bu süreci tıkayacak, engelleyecek girişimlerde bulunmamalı. Bu konuda herkes gibi size de büyük sorumluluk düşüyor. Hükümet olarak AB'ye odaklandık. Cesaretle hiçbir fedakarlıktan kaçınılmıyor. Hatta bazı kesimlerin tepkisini üzerimize çekme pahasına bütün bu adımları atıyoruz. Biz üzerimize düşeni yaparken, sizler de üzerinize düşeni yapın. Eski DEP'liler de bu mesajlara karşılık şu görüşleri aktardılar: Hükümetin AB sürecine yönelik attığı adımları izliyor, demokratikleşme yolundaki adımlarını destekliyoruz. Daha çok yapılacak şey var. Bunların da yapılması ve demokratikleşme yolundaki bütün eksikliklerin tamamlanması konusunda bizler de elimizden gelen katkı ve desteği sağlayacağız. AB sürecini olumsuz etkileyecek hiçbir girişimi de kimse bizden beklemesin. Terör ve şiddeti bizler de istemiyoruz. Ülke bunun acılarını çekti. Bunun sona ermesini sağlamak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Ancak bunun için herkesin yardımcı olması gerekiyor. Ne var ki, hükümetle DEP'lilerin bu barışçı mesajlarına rağmen AB sürecini durdurmak isteyen gruplara olanak verecek bir hareketlenmeyi de izliyoruz. Güneydoğu'da terörü kışkırtıp, AB sürecini tıkamak isteyenler var... Görüntü kimseyi aldatmasın, ateşkesi sona erdirene değil, onun ardındakine bakmalı. Bir de bu işin kime yarayacağı sorusu önemli...
İktisadi Kalkınma Vakfı'nın geçenlerde yaptırdığı bir anket, Güneydoğu Bölgesi'nin yüzde 97.7 ile AB konusunda en istekli bölge olduğunu ortaya çıkardı. Böyle bir gerçek ortada dururken içerideki tutucu güçlerin ekmeğine yağ sürmek için Türkiye'yi kargaşaya sürüklemenin, kan dökmenin gereği var mı? AB sürecini köstekleyecek her türlü gelişmenin arkasında, Türkiye halkının özgürlük ve zenginlik arayışının önünü kesmek isteyenlerin olabileceğini hiç akıldan çıkarmamak gerek.
|