|
İntihar saplantısıyla nasıl mutlu olunur?
|
|
Festivalden sonra sıcağı sıcağına izlediğimiz bu Danimarka-İsveç yapımı film, kuzey ülkelerinden gelen filmlerin ille de kasvet içermediğinin bir kanıtı
Wilbur, önce sinir bozucu bir karakter olarak gözükür. Her fırsatta ve değişik biçimlerde intihar etmeyi dener durur. Kendi adıma, tam bir özgürlük yanlısı olarak, ille de intihar etmek isteyenlere sürekli engel olunmasına pek taraftar değilim!... En azından, böyle bir kişilik bana ilginç gelmiyor çünkü öncelikle fazla dramatik çıkış noktası bırakmıyor. Ama film ilerledikçe işler değişir. Öncelikle Wilbur'un anlamsız gözüken intihar eğiliminin kökü, geçmişte saklı nedenleri ortaya çıkar ve ona geniş gölgeli bir mazeret şemsiyesi sağlar. Bu arada, 30'unu yeni aşmış bu genç adamın kendisinden birkaç yaş büyük ağabeyi Harbour'la tanışırız. Babadan kalma eski kitaplar dükkanını yönetmeye çalışırken, bir yandan da kardeşini korumaya çabalayan Harbour, hikayenin görecelikle güçlü kişisi olarak gözükür. Ancak kısa zamanda roller değişir. Çünkü, bir yandan günün birinde dükkanın kapısından içeri ana-kız olan Alice ve Mary girdiği andan itibaren, Harbour kadınsız geçmiş hayatının amacını sonunda bulduğunu anlar ve ilk zaaf belirtilerini gösterir. Üstüne üstlük, Harbour'un giderek ölüme adım adım yaklaştığı ve aslında bu açıdan, yani ölüme yakın olmak açısından Wilbur'dan da ileride olduğu anlaşılır.
HÜZÜN VE NEŞE Yine festivalden sonra sıcağı sıcağına izlediğimiz bu Danimarka-İsveç yapımı film, kuzey ülkelerinden gelen filmlerin ille de kasvet içermediğinin yeni bir kanıtı. Gerçi yönetmeni, Danimarka'nın ünlü Dogma ekolünden gelen Lone Scherfig, "Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca" ile bunu daha önce de kanıtlamış ve kuzey sinemalarının, İngmar Bergman veya Lars von Trier'in kadercilik, aşırı bireycilik ve iletişim yokluğu gibi ilkelerinin pekala dışına taşabileceğini göstermişti. Ama bu kez, başarısı neredeyse daha da büyük. Çünkü, son derece hüzünlü biçimde başlayan bu film, büyük bir ustalıkla kurulmuş hüzünneşe, dram-komedi dengeleri sayesinde insanı sonuna dek kendine bağlıyor. Ve sonunda, salondan insana olan güveninizi tazelemiş ve dolayısıyla, mutlu biçimde ayrılmanızı sağlıyor. Tüm oyuncuların çok iyi olduğu bu farklı sinema örneğini bence kaçırmayın.
WILBUR ÖLMEK İSTİYOR *** (Wilbur Wants to Kill Himself) Yönetmen: Lone Scherfig Senaryo: L. Scherfig, Anders Thomas Jensen Görüntü: Jergen Johansson Oyuncular: Jamie Sives, Adrian Rawlins, Shirley Henderson, Lisa McKinlay, Mads Mikkelsen, Julia Davis Danimarka-İsveç-Fransa ortak-yapımı.
|