| |
TGUS: Türkiye gerçeğine uygunluk enstitüsü
İşte Türkiye'nin gerçeği budur" lafı star yarışmalarının harlandığı dönemin ideolojisiydi. Efendim insanlar bunu dinlemek istiyor. Yani Bayhan ve birinci veya ikinci dereceden türevleri kastediliyordu. Kimler geldi kimler geçti unuttum bile. "İşte Türkiye'nin gerçeği budur"... Manasız ve gereksiz "büyük" bir cümle. Başka tercihlere yaşam alanı tanımayan kafatasçı bir zihniyet. Belki de kolaycılık. Bilemiyorum ama bu lafı her duyduğumda tüylerim diken diken olurdu. Bırakalım herkes kendi istediği Türkiye'yi yaşasın. Kimse bana neyi nasıl yapacağımı lütfen dayatmasın. Kimse senin yaşadığın dünya şudur diye üstüme gelmesin... Sivas'tan rock grubu çıkar mı? Peki ya Kahramanmaraş'tan? Çıkar... Roxy Müzik Günleri'nin ortaya koyduğu Türkiye'nin bir başka gerçeği de bu işte. Hürriyet Cumartesi eki de güzel hazırlamış haberi. Eskişehir'den Ayşegül İnci, Samsun'dan The Domination, Giresun'dan Debboy, Antalya'dan Bariyer, Sivas'tan Görkemli Kaybedenler, Balıkesir'den Soul Of Groove, Kahramanmaraş'tan Woodoo, Sivas'tan Zuu, Konya'dan Blues Band... Yarışmanın jüri üyelerinden ve dostum Mehmet Tez, Anadolu'dan çok büyük bir katılım olduğunu söylemişti. İtirazınız yoksa benim Türkiye gerçeğim de budur. Masraf olmazsa buradan görmek istiyorum diğer renklerin de var olduğunu kabullenerek. Müslüm Gürses Rock İstanbul festivalinde sahneye çıkacakmış. Özel bir performans hazırladığı söyleniyor. Kıyaslayacak olursak Kurt Cobain'in Ora Türkü Bar'da "unplugged" takılması gibi bir şey bu. Aynı festivale Faithless, Queensryche, Anathema, Starsailor gibi dev markalar da geliyor. Yani farklı Türkiye Gerçekleri aynı sahneyi paylaşacak. Manasız ve gereksiz büyük cümlenin fosladığı tarih: 19-21 Haziran. Aslı, Aylin, Aslım, Teoman, Mor ve Ötesi, Bülent Ortaçgil, Bulutsuzluk Özlemi, Pentagram diğer isimler. Yaz sonunda da Rock'n Coke var. Yine çok büyük bir organizasyon ve yine farklı yaşam formlarının da T.C. vatandaşı olabileceğine dair bir kanıt. Türkiye'de kullanılan lehçelerin yayın komedisine ne demeli? Daha çok "Lehçeler nasıl tınlıyor" kıvamında olacak gibi. Kalabalığa getirip amacından çok uzağa taşıma çabası nasıl da hissediliyor. Ve yine aynı yaklaşım burada da etkisini gösteriyor: Türkiye gerçeğine uygunluğu ancak bu kadar! Anlamadığı -anlamak zorunda değil- , bilmediği -bilmek zorunda değil-, sevmediği -sevmek zorunda değil- ne varsa karşı çıkan, görmezden gelen, sindiren ve şartlar müsaitse yok etmeye çalışan her tür zihniyete kılım!
|