| |
Normandiya'dan Ege'ye
Fransa'nın yılın büyük bölümünde rüzgârlı, yağmurlu, sisli Normandiya kıyılarında bugün 15 ülkeden eskiyeni 21 devlet ve hükümet başkanı ile Kraliçe 2'nci Elizabeth buluşacak. Overlord Harekâtı'nın 60'ıncı yıldönümünü anmak için. "Overlord"un Türkçe'de tam karşılığı yok ama "Derebeyi", "Voyvoda" veya daha geniş anlamıyla "Başına buyruk" diye çevirebiliriz. Bu harekat ile 6 Haziran 1944'te Normandiya'da tüm zamanların en büyük çıkarması başladı. Avrupa'yı işgalden, Almanya'yı da Hitler'den kurtarmak için İngiltere'den yola çıkan 156 bin asker, 6.939 gemi, 8.090 nakliye ve savaş uçağı, 3.500 planörle onbinlerce araç 80 kilometrelik kıyı şeridine aktı. Askeri uzmanlar günümüzün teknolojisiyle bile bu kadar kuvveti bir günde indirmenin imkânsız olduğunu belirtiyorlar. Schröder'in cesareti "En Uzun Gün" ve "Er Ryan'ı Kurtarmak" başta olmak üzere sayısız filme esin kaynağı oluşturan, binlerce belgeselle de tarihin belleğine emanet edilen Normandiya çıkarmasından 11 ay sonra Avrupa'da silahlar sustu. ABD Başkanı Franklin Roosevelt'in "Bu savaş değil, başka bir şey" dediği İkinci Dünya Savaşı'ndan geriye 55 milyon ölü ve yıkılmış bir kıta kaldı. İşte bugün Normandiya kıyılarında 22 lider, Nazi rejimini çökerten süreci başlattığı için "Demokrasinin zafer günü" nitelenen, tarihin en heyecan verici dönemeçlerinden birinin 60'ıncı yıldönümünü kutlayacaklar. Törenlerin çok önemli ve tarihi bir özelliği var: İlk kez bir Alman lider de katılıyor. 1984 ve 1994'te Almanya Başbakanı Helmut Kohl, Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın davetini geri çevirmiş, "Normandiya'da Almanya'nın da temsil edilmesi için bir sonraki kuşak beklenmeli" demişti. Kohl'un haklı nedenleri vardı: Ağabeyi Normandiya'daki çarpışmalarda ölmüştü. Kendisi de savaşın son aylarında, 16 yaşında askeri alınmış ve vatanını savunmuştu. 60'ıncı yıl törenlerine katılan Başbakan Gerhard Schröder işte savaş sonrasının o ilk kuşa- ğından. Çıkarma sırasında sadece iki aylıktı. Ama babasını hiç görmedi. Çünkü o savaşta Romanya cephesinde can verdi. Schröder, "Seve seve gidiyorum" dedi, ekledi: "Çünkü bu davet sadece İkinci Dünya Savaşı'nın değil, savaş sonrası düzenin de bittiği anlamına geliyor." Törenler öncesi bir kamuoyu araştırması da gerçekten o defterlerin kapandığını ortaya koydu. Fransızlar'a "Sizce en iyi müttefikimiz kim" diye soruldu. İlk sırayı yüzde 82 ile Almanya aldı. 1940'ların en nefret edilen ülkesi, 60 yıl sonra en güvenilir dost oluyordu. Atatürk-Venizelos gibi Bütün bunlar bize Türk-Yunan ilişkilerini çağrıştırdı. Evet, 17 Ağustos 1999 depreminin duygulardaki dramatik tetiklemesinin de etkisiyle hem halklar, hem de hükümetler arasında ilişkiler iyi düzeye geldi. Peki, acılarımızı, korkularımızı, kuşkularımızı, önyargılarımızı, hatta derinlerde hâlâ tortuları duran kinlerimizi tarihin vestiyerinde bırakıp birgün 9 Eylül'ü birlikte kutlayabilecek miyiz? Yunanistan'ın bağımsızlık günü olan 25 Mart'ı da? Yaraların hâlâ kanadığı, iki tarafta da yüz binlerce kişinin evinden yurdundan olduğu bir dönemde, 1930'da, Venizelos, Ankara'yı ziyaret edip Atatürk'le kucaklaşma yürekliliğini gösterdi. Dört kuşak sonrasının çocukları niye bir adım öteye geçmesin ki?
|