| |
|
|
Güngör Uras nasıl öldürüldü ve sonra nasıl yeniden hayata döndü...
Bazıları "Geleneksel" sözcüğünü kullanmayı sever. Geçenlerde bir okulun ikinci kez düzenlediği toplantı "Geleneksel toplantımız" diye açıldı. Benim yayıncım da, Ramazan'da ilk kez yazarlarını iftara davet etmişti. O da, "Geleneksel iftarımız" sözleriyle başlayan bir konuşmayla açmıştı sofrayı. Biz bir grup arkadaş, 20 yılı aşkın süredir her salı, Bebek Oteli'nin barında toplanırız. Ama hala "Geleneksel" olamadı bu toplantılar. Çünkü her buluşmada, gelenekdışı olaylar anlatılır. Hayat sanki her salı günü yeniden başlar. Bu salı Güngör Uras, başından geçenleri anlattı. Güngör Uras, işçi emekli maaşını her ay çekmezmiş Ziraat Bankası'ndan. Birikmesini bekler, o parayla altın alırmış. Bir nevi, geleneksel tasarruf biçimi değil mi bu? Güngör Uras'ın yazılarındaki "Ayşe Teyze" de böyle yapar herhalde. Güngör Uras bu ay birikmiş SKK emeklisi maaşlarını çekmek için birkaç kez Yeniköy Ziraat Bankası şubesine gitmiş. Çok kalabalık olduğu için, bekleyip, alamamış. Demek ATM kartı kullanmıyor. Oysa ekonomiye Güngör Uras kadar aşina olmayan Hasan Pulur bile, emekli maaşlarının fona aktarılması talimatını vermiş kendi şubesine. Derken bir tanıdığı "Gel seni Ziraat Bankası Üsküdar Şubesi'ne götüreyim. Orada tanıdığım var" demiş Güngör Uras'a. Gitmişler. Güngör Uras, Yeniköy Ziraat'tan aldığı hesap cüzdanını vermiş. Üsküdar şubesindeki görevli, bilgisayara yazmış Güngör Uras'ın adını ve hesap numarasını. Sonra yüzünde üzgün bir ifadeyle, karşısında bekleyen Güngör Uras'a, acı haberi vermiş: - Güngör Bey... Size maaşınızı ödeyemeyiz. Siz ölmüşsünüz. Bilgisayarda öyle yazıyor! Bir anda "Rahmetli" unvanına kavuşan Güngör Uras, yaşadığını belli etmek için elini kolunu sallamış, itiraz etmiş. - Ben ölmedim. Yaşıyorum. İşte karşınızdayım! Banka görevlisi, Güngör Uras'a "Ölüm nedeni"ni anlatmış bunun üzerine. - Siz emekli maaşınızı 7 aydır çekmemişsiniz. Altı ayı aşkın süre emekli maaşı çekilmeyince, emeklinin öldüğüne karar verilir ve hesap dondurulur. Güngör Uras nazik bir insan olduğu için, herhalde önce bu görevliye, "Buyrun cenaze namazına" demeyi düşünmüştür. Ama onun yerine "Peki ben yaşadığımı size nasıl kanıtlamalıyım" diye sormuş. Ona nüfus idaresine gidip, ölmediğini belgeleyen bir kağıt getirmesini söylemişler. Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçmiş. Nüfus idaresinde, ona bir anda bilgisayardan iki nüsha "Güngör Uras yaşıyor" belgesini vermişler. Bu arada nüfus idarelerinin modernizasyonunu sağlayan "Nüfus Fonu" artık yok olduğu için, ileride bilgisayara kağıt bile alamayacaklarını anlatmışlar. Ölümle kalım arasında, ülke sorunları ile de ilgilenmiş. Neticede Güngör Uras, yeniden hayata dönmüş ve bunu kanıtladığı için, maaşlarını alıp, bunlarla altınlarını alabilmiş. O bunları anlatınca, "Salı"nın bir başka üyesi amcam Dr. Gürbüz Barlas da, başına gelenleri anlattı. Amcam Eskişehir doğumlu. Çünkü Cumhuriyet'in ilk döneminde Yargıtay Eskişehir'deydi. Çünkü dedem Mehmet Sait Barlas, Yargıtay'da hakimdi. Ama nüfus memurlu- ğu, amcamın İstanbul'da doğduğunu iddia ediyormuş. Çok uğraşmış ama doğum yerinin Eski- şehir olduğunu kabul ettirememiş. Bizim Salı Toplantıları böyle... Anlatılanlar geleneklere uymuyor. Güngör Uras da "Ölenle ölünmez" deyip, kendisi ile yaşamayı sürdürüyor.
|