| |
'Bahar geldi diye üzülmeye başladım'
Bir genç kızın feryadı, işte bu satırlarla başlıyor.. 14 yaşındaki Esra'nın hüzün verici öyküsü.. Esra okumak istiyor.. Esra öğretmen olmak istiyor.. Ama tarlalar onu bekliyor.. Pamuk tarlaları okumasına izin vermiyor.. Doğu'nun kaderi bu.. Doğu'daki genç kızların kaderi.. Esra'nın öyküsü yedi yıl önce babası ölünce başlamış.. Türkçe bile bilmeyen annesi çapa yapmaya, pamuk toplamaya Esra'yı da götürmeye başlamış.. Her yıl.. Okullar kapanmadan düşmüşler yollara.. Sonunda annesi dayanamamış, kardeşlerine baksın diye bu yıl okuldan almış Esra'yı.. Aslında sadece kardeşlerine baksın diye değil.. İşin içine töre de girmiş.. Amcaları annesine haber göndermiş.. 'Esra'yı okuldan çıkartın' diye.. 'Büyüdü, sokağa çıkmasın' diye.. Doğu'nun asıl sorunu bu.. Kız çocukları büyümeden, gençliklerini yaşamadan kadın oluyor.. Kızlar 14 yaşına geldiği zaman sokak yasaklanıyor.. Okul yasaklanıyor.. Ama Esra yılmadı.. Kaderine teslim olmadı.. Oturdu, Cumhurbaşkanı Sezer'e bir mektup yazdı.. 'Okumak istiyorum'diye haykıran bir mektup.. Esra'yı dinleyelim: 'Biliyor musunuz sevgili atam, ben mevsimlerden kışı seviyorum. Oysa bir çokları için çekilmez mevsimdir kış. Benim için de öyle. Odunsuz, sobasız, paltosuz geçmesine rağmen yine de en çok mevsimlerden kışı seviyorum. Çünkü ancak o zaman okula gidebiliyorum.' Baharla birlikte herkesin içi yaşama sevinciyle dolarken Esra hüzünleniyor.. Paltosu olmasa bile, soğuktan elleri donsa bile o, kışı seviyor.. Çünkü okulunu seviyor.. Yaz demek tarla demek.. Esra çalışacak.. Esra çapa yapacak.. Esra günde 10 milyon lira kazanacak.. Esra para biriktirecek ki kışı geçirebilsinler.. Odunsuz da sobasız da olsa kışın ayakta kalabilsinler.. Esra'nın Cumhurbaşkanı'na yazdığı mektuba dönelim: 'Biliyor musunuz, bahar geldi diye yine uykularım kaçıyor. Her gün ağlamaklı oluyorum. Çünkü bize yine göründü Adana'nın, Çukurova'nın pamuk kokan, tozlu, kavurucu yolları. Bu mektubu gitmeden yazmak istedim. İçimdeki son kıvılcım da küllenmeden. Sizi Cumhurbaşkanı olarak değil, özlediğim baba gibi görerek yazdım bu mektubu.' Esra amcalarının okuldan alma baskısını da anlatıyor ve 'Çok korkuyorum' diye bitiriyor mektubu.. 'Çok korkuyorum.' Sezer, gereğini yapın diye Urfa Valiliği'ne direktif veriyor.. Dün atv haber buldu Esra'yı.. Esra Urfa'da değildi.. Esra okulunda yoktu.. Esra Silvan'daydı.. Esra çapa yapıyordu.. Cumhurbaşkan'nın talimatı bile Esra'yı kurtaramadı. Bürokrasi mi diyelim yoksa törelerin gücü mü.. Her neyse.. Devreye Sezer bile girse.. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir numaralı ismi bile girse sonuç değişmedi.. Esra zincirlerini kıramadı.. Biliyorum.. Bölgede binlerce Esra var.. Milli Eğitim Bakanlığı 'Haydi kızlar okula kampanyası' ile çok önemli adımlar attı.. Yüzlerce kız okula geri döndürüldü.. Ama Esra'ya el atan olmadı.. UNICEF bile 'Tek kişiyle ilgilenmeyiz' diyerek, sırtını döndü.. Ama Esra simgeydi.. Cumhurbaşkanı'ndan yardım isteyecek kadar cesaretli ve akıllıydı.. Ama olmadı.. Esra'yı tarladan kurtaramadık, okula gönderemedik.. Umarım bizi heyecanlandırın bahar, Esra'nın içindeki son kıvılcımı da küllendirmez..
|